Hazırlık
Eski Antlaşma’nın anlatımı bitmek üzereyken, Yahudiler Perslerin yönetimi altındaydılar. Pers egemenliği yüz yıl daha devam etti ve sonra hâkimiyet Büyük İskender’in eline geçti. İskender, Yunanistan’ın kuzeyindeki Makedonya’nın kralıydı, fakat saray dili ve kültürü Grekçeydi. Yunanistan fehtedildikten sonra İskender’in babası Filip ve İskender’in kendisi doğuya doğru ilerlediler. Pers İmparatorluğu [M.Ö.]{.smallcaps} 331’de yıkıldı ve Perslerin Yeruşalim’de sahip oldukları her şey İskender’in eline geçti. M.Ö 323 yılında İskender öldüğünde, Hindistan’ın sınırlarına, Akdeniz’in en doğusuna kadar uzanan büyük imparatorluğu parçalara bölündü. Ancak imparatorluğun bölünen krallıklarının büyük çoğunluğu Yunan krallıklarıydı. İskender’in imparatorluğunun kısa süreli ömrü, Yunan dilinin ve medeniyetinin tüm Doğu dünyasına kalıcı biçimde yayılmasına neden oldu. Böylece, göreceğimiz gibi bu da, müjdeye ilahi hazırlıkta en önemli faktörlerden biri haline geldi.
İskender’in ölümünden sonra Yahuda ülkesi, İskender’in imparatorluğunun bölünmüş olduğu krallıklar –Suriye Yunan krallığı ve Mısır Yunan krallığı– arasında adeta bel kemiği gibiydi. Ne var ki, en nihayetinde Suriye krallığının başkenti, Akdeniz’in kuzey doğusundaki Antakya üstün geldi. Yahuda, Suriye krallarının sahip oldukları sınırların bir parçası oldu.
Antiokhos Epiphanes olarak bilinen Suriyeli IV. Antiokhos’un hâkimiyeti döneminde ([M.Ö.]{.smallcaps} 175–164), Yahudiler bağımsızlık savaşı vermeye başladılar. Antiokhos Epiphanes, en kutsal yere pagan tanrısının resmini asarak Yeruşalim’deki Tapınağı kirletti. Bunun sonucunda Yahudiler, Mattathias ve oğullarının –Makkabiler ailesinin– öncülüğünde büyük bir isyan başlattılar. Eski Antlaşma’ya eklenmiş apokrif kitap olan Birinci Makkabiler kitabında geçen Makkabilerin ayaklanması olayı, özgürlük tarihinin en görkemli mücadelelerinden biridir. Ayaklanma başarılı oldu ve Yahudilerin küçük ülkesi yaklaşık yüz yıl boyunca, güçlü komşular tarafından çevrelenmiş olsa da bağımsızlığını korumayı başardı.
Makkabiler öncelikle dini duygularla canlandırıldılar; ayaklanma, sivil nedenlerle başlamış bir ayaklanma değil, ancak Antiokhos Epiphanes’in Tapınağı kirletmesi ve Yahve’ye tapınmayı yasaklama girişiminde bulunması sonucunda başlamış bir ayaklanmaydı. Ne var ki, zaman geçtikçe Makkabili önderler amaçlarında dünyevileşmeye başladılar ve böylelikle halk arasında adandıkları amaca yabancılaştılar. Dolayısıyla küçük krallık, sahneye çıkan başka büyük bir imparatorluk tarafından kolay avlanır bir av oldu.
O imparatorluk, Roma’ydı. İlk başta İtalya’nın şehir-devleti olan Roma, zaferlerinin çoğalmasıyla sınırlarını genişletti ve bunun sonucunda Yunanistan ve Doğu dünyasındaki Yunan krallıklarıyla çatışmaya başladı. Birçok etkenden dolayı zayıf düşen İskender’in varisleri, Suriye kralları dâhil olmakla hepsi mağlup oldu. Yahudiye, yeni fatihlere karşı direnemedi. [M.Ö.]{.smallcaps} 63 yılında Romalı ünlü general Pompey, Yeruşalim’e girdi ve Yahudilerin bağımsızlığı sona erdi.
Roma’nın Filistin’deki kontrolü, baş kâhinlerin onlara hizmet etmesiyle kurulmaya çalışılıyordu, ta ki [M.Ö.]{.smallcaps} 37 yılında Büyük Hirodes kral oluncaya dek. Hirodes gerçek Yahudi değil, ancak İdumealıydı ve yüreğinde Yahudilerin dinine hemen hemen hiç bağlılığı yoktu. Fakat Yahudilerin duygularını, Antiokhos Epiphanes’in yaptığı gibi incitmemesini iyi biliyordu. Hükümranlığı boyunca Hirodes, Romalıların uşaklığını yapmıştı; kral olsa da, aslında vasal kraldı. Hirodes, [M.Ö.]{.smallcaps} 37’den [M.Ö.]{.smallcaps} 4’e kadar hâkimiyette kaldı ve krallığı yalnızca Yahudiye değil, ancak tüm Filistin’i kapsıyordu. Kurtarıcımız, Hirodes’in hâkimiyetinin son yıllarında doğdu. Bu nedenle Mesih’ten yüzyıllar sonra belirlenmiş olan Hristiyanlık çağı hesaplamasında dört yıl artırılmalıdır; İsa, [M.Ö.]{.smallcaps} 4 yılında doğmuştur.
Pompey, [M.Ö.]{.smallcaps} 63 yılında Yeruşalim’i ele geçirdikten sonra, Roma hala bir cumhuriyetti. Ancak yıllar geçmeden önce Jül Sezar büyük bir güce kavuştu ve Roma özgürlüklerinin hepsi yok olup gitti. [M.Ö.]{.smallcaps} 43 yılında Sezar’a düzenlenen suikastten sonra uzun süreli bir iç savaş başladı. Sonunda, Augustus galip geldi ve Roma İmparatorluğu kuruldu. Augustus’un uzun süren hâkimiyeti sırasında ([M.Ö.]{.smallcaps} 27’den, [M.Ö.]{.smallcaps} 14’e kadar) Kurtarıcımız doğdu.
Gerçekleşmiş olan siyasi olaylar bir tesadüf sonucu gerçekleşmedi. Hepsi Tanrı’nın, Rabbimizin gelişini hazırlamak için tasarlamış olduğu planın parçalarıydı. Nihayet İsa geldiğinde, dünya O’nun gelişine hazırdı.
Roma İmparatorluğu, öncelikle müjdenin yayılması için gerekli olan huzur ve birlik ortamını sağladı. Savaş, uluslararası iletişimi baltalar. Fakat havariler Yeruşalim’den başlayarak Mesih ile ilgili iyi haberi dünyaya duyurmaya başladıklarında, bu iletişimi baltalayacak hiçbir etken yoktu. Roma’nın güçlü elinin altında, ulus ulusa kenetlenmişti. Seyahat etmek nispeten güvenli ve kolaydı; ayrıca ilk dönem misyonerlerinin uğradığı zülme rağmen Roma yasalarına itaat etmek onlar için bir zevkti.
İkinci olarak, iletişim için ortak dil olarak Grekçe sağlandı. Romalılar Doğu dünyasını ele geçirdiklerinde, halkın sahip olduğu dilin yerine kendi dillerini empoze etme girişiminde bulunmadılar. Böylesi bir girişim, yalnızca karışıklığa neden olurdu. Gerçekten de, Romalılar ortak konuşma dili olarak Grekçeyi benimsediler. Böylece Grekçe, dünya dili oldu. Yerel toplumların kendi lisanları (örneğin Filistin’de kullanılan Aramice) var olmaya devam etti, ancak ortak lisan Grekçeydi. Havariler, sonrasında müjdeyi dünyaya yaymaya başladıkları zaman, onlar için herhangi bir lisan engeli söz konusu değildi.
Üçüncü olarak da Yahudilerin dağılmaları, erken dönem misyonerlerinin her yerde başlangıç noktaları oluşturmalarına yardımcı oldu. Yalnızca esaret değil, ancak Yahudilerin ilk yüzyıldaki gönüllü göçleri, tıpkı yaşadığımız bu dönemdeki gibi o dönemde de yayılmalarına neden olmuştu. Ancak arada önemli bir fark vardı. Günümüzde sinagoglar yalnızca Yahudiler tarafından ziyaret edilirken, o dönemlerde diğer uluslar tarafından da ziyaret edilmekteydi. Böylece Pavlus ve diğer Hristiyan misyonerler, sinagoglarda konuşma ayrıcalığına sahip olmuşlardı ve yalnızca Yahudilere değil, ancak diğer uluslardan olanlara da konuşabilme fırsatına erişmişlerdi.
Sorular
-
Eski Antlaşma döneminden bu yana, Yahudilerin topraklarına sahip olmuş ulusları sırasına göre yazınız.
-
Rabbin gelişini hazırlamak üzere Makkabilerin ayaklanmasının önemi neydi? Antiokhos Epiphanes başarılı olsaydı ne olurdu?
-
Roma İmpratorluğu’nun var olması, Grekçenin ortak dil olarak kullanılması ve Yahudilerin dağılması, müjdenin yayılması için ne gibi bir önem taşıyordu?