Rabbin Gelişi
Yuhanna 1:1–18
Tanrı’nın Oğlu bizim kurtuluşumuz için bu dünyaya geldiği zaman, dünya O’nun gelişine hazırdı. Tüm dünya tarihinin gidişatı, O’nun için hazırlandı. Ve O, tarihin amacı olması için layıktı. Gelen Kişi, Tanrı’nın ebedi Oğlu’ndan, Tanrı ile birlikte olan ve Tanrı olandan başkası değildi. O, ezelden önce vardı; dünya O’nun aracılığıyla yaratıldı. O, gerçek Tanrı’ydı, Baba ile aynı öze sahip ve güç ve görkemde O’na eşitti. Buna rağmen bu derece yüce Olan, kendini alçaltarak bir insan biçiminde doğdu ve son olarak acı çekip öldü. O’nun gelişi; Baba’nın O’na dünyanın günahlarını vermesi ve O’nun bizi sevdiği için bunu gerçekleştirmesi gönüllü bir eylemdi. Tanrı’nın Oğlu, gerçek bir insan gibi yaşamak için kendini alçalttı; bizim doğamızı giyindi. Doğdu, bilgelikte büyüdü ve gelişti, acı çekti ve öldü. O, her daim Tanrı’ydı ancak insan bedeni aldı. Böylesine derin sevgiyi kim ölçebilir ki?
Peki, gelişi nasıl oldu? Gelişinin öyküsü, Matta ve Luka bölümlerinde güzelce aktarılmıştır.
Luka 1:5–25,57–80
İlk önce müjdeci olarak Vaftizci Yahya’nın doğumu, melek Cebrail tarafından adanmış kâhin olan Zekeriya’ya, Tapınakta hizmet ettiği sırada bildirildi (Luka 1:5–25). Zekeriya yaşlıydı; çocuk sahibi olma umudunu yitirmişti. Kendisine verilen vaat, gerçek olmayacak kadar iyi gibiydi; böylece meleğin sözlerinden şüphe etti. Fakat şüphe ettiğinden dolayı kendisine verilen ceza, yalnızca geçiciydi ve çocuk doğduğunda cezanın tüm acılığı sevince dönüştü. Zekeriya’nın günah işlemesine neden olan dili çözüldü ve harika bir övgü ezgisi söylemeye başladı (57–80. ayetler).
Luka 1:26–56
Meleğin verdiği vaatle Yahya doğmadan önce, Yahya’dan daha üstün birine dair bir vaat vardı (Luka 1:26–56). “Tanrı, melek Cebrail’i Celile’de bulunan Nasıra adlı kente, Davut’un soyundan Yusuf adındaki adamla nişanlı kıza gönderdi. Kızın adı Meryem’di.” Bu vaat; Zekeriya’ya verilecek olan vaatten, yalnızca vaat edilen Oğul’un daha büyük görkeme sahip olacağından dolayı değil, ancak doğumundaki gizemden dolayı çok daha üstün bir vaat idi. Çocuğun, fani babası olmayacak, Kutsal Ruh’un gücüyle rahimde var olacaktı. Ancak bu anda, vaadin garipliğine rağmen, Zekeriya’da olduğu gibi imansızlık söz konusu değildi. “Ben Rabbin kuluyum” dedi Meryem, “Bana dediğin gibi olsun.” Sonrasında Meryem, Yahudiye’ye, Zekeriya’nın karısı olan akrabası Elizabet’i ziyaret etmeye gitti ve Yahudiye’deyken kendisine görkemli bir minnettarlık, Latincedeki ilk sözcükten yola çıkarak “Magnificat” adı verilen ilahi verildi — “Canım Rabbi yüceltir; Ruhum, Kurtarıcım Tanrı sayesinde sevinçle coşar.” Sonra ise Meryem kendi kenti olan Nasıra’ya geri döndü.
Matta 1:18–25
Kurtarıcının doğumuyla ilgili bir diğer bildiri de, Meryem’le nişanlı olan Yusuf’a yapıldı (Matta 1:18–25). Yusuf’a doğacak olan çocuğa bakma ayrılacalığı verilmişti. Melek, Yusuf’a rüyasında şöyle dedi: “Davut oğlu Yusuf, Meryem’i kendine eş olarak almaktan korkma. Çünkü onun rahminde oluşan, Kutsal Ruh’tandır.” Burada da imansızlık ve itaatsizlik söz konusu değildi. Yusuf, “Rab’bin meleğinin buyruğuna uydu ve Meryem’i eş olarak yanına aldı.”
Luka 2:1–7
Yusuf ile Meryem, Filistin’in kuzey bölgesinin bir parçası olan ve Celile diye adlandırılan Nasıra kentinde yaşadılar. Ancak vaat edilen Çocuk, Davut’un evine aitti ve O’nun, Yeruşalim’in sekiz kilometre güneyinde, Davut’un doğduğu kent olan Beytlehem’de doğması uygundu. Beytlehem’de doğması, Tanrı’nın dünyadaki siyasi olayları kullanmasıyla gerçekleşti (Luka 2:1–7). İmparator Augustus tarafından, imparatorlukta yaşayan herkesin katılması gereken bir ferman imzalandı. Bu katılım veya sayım, Yahudi yöntemlerle ailevi ilişkilerin kayda geçilmesi amacıyla Büyük Hirodes’in krallığında gerçekleştirildi. Yani Yusuf ile Meryem o dönem Nasıra’da yaşamış olsalar da, sayımlarının yapılması için Yusuf’un atalarının olduğu Beytlehem kentine gittiler. Ve Beytlehem’de de Kurtarıcı doğdu. Handa hiç yer yoktu. Bu nedenle Çocuk, büyükbaşları yedirdikleri yemliğe götürüldü.
Luka 2:8–20
Fakat yeni doğmuş Kralın doğumu mütevazı olsa da, görkemden yoksun değildi (Luka 2:8–20). O’nu çayırda bekleyen çobanlar, göksel ordulardan oluşan kalabalığın Tanrı’yı överek, “En yücelerde Tanrı’ya yücelik olsun, yeryüzünde O’nun hoşnut kaldığı insanlara esenlik olsun!” dediklerini duydular. Çobanlar, kendilerine bildirilen belirtiyi görmek üzere gittiler. Gerçektne de garip bir belirtiydi — Rab Mesih, vaat edilen Kral, giysilerle kundak bezleriyle yemlikte yatıyordu!
Luka 2:21–38; Matta 2:1–12
İsa’nın doğumundan kırk gün sonra Yusuf ile Meryem, Eski Antlaşma’ya uygun biçimde kurban sunmaya ve Çocuğu ilk doğan olarak Yeruşalim’deki Tapınakta Rabbe adamaya gittiler (Luka 2:21–38). Sonrasında Beytlehem’e dönmeleri gerekiyordu, çünkü doğudan gelmiş olan yıldız bilimciler tarafından verilen armağanlar Beytlehem’de verilmişti (Matta 2:1–12). Yıldız bilimciler öncelikle kendi memleketlerinde gördükleri muhteşem bir yıldızı izleyerek ve din bilginlerinin cevapladıkları sorularla Beytlehem’e geldiler.
Matta 2:13–23
Fakat bebek Kurtarıcının hayatı, meleklerin ilahilerinin duyulmasından ve altın ve mür sunulmasından ibaret değildi. Rab, dünyanın günahı için acı çekmeye ve ilk günlerinden itibaren beklenilen çarmıhtaki son büyük acıyı çekmeye geldi (Matta 2:13–18). Kıskanç kral Hirodes’in şüpheleri yıldız bilimcileri sorguladıkça arttı. Olası rakibinin ortadan kaldırılması için buyruk verdi. Fakat artık çok geçti. Kralın hiddeti kentteki masum çocukların üzerine geldi; ancak Tanrı, bebek Kurtarıcıyı korudu. Sonunda Rab dünyanın günahları uğruna öldü. Bu süre içerisinde, O’nun dudaklarından hikmet ve lütuf sözleri döküldü; O’nun vakti henüz gelmemişti. Yusuf rüyasında Tanrı tarafından uyarıldı ve küçük Çocuğu ile annesini alıp Mısır’a kaçtı ve Büyük Hirodes ölünceye dek orada kaldı. Sonra Çocuğun görevine hazırlanması için uzun bir süre yaşayacağı Nasıra’ya döndüler.
Sorular
-
Kurtarıcımızın, yeryüzüne gelmeden önce nasıl bir hayatı vardı? Yeryüzündeyken artık Tanrı değil miydi?
-
Niçin geldi?
-
O’nu kim müjdeledi? Müjdecinin ebeveynleri nasıl insanlardı?
-
İsa’nın Beytlehem’deki doğumu nasıl gerçekleşti?
-
Annesinin karakteri nasıldı?