Önder ve Yasa Verici Olarak Musa

Mısır’dan Çıkış 2—4. Bölümler

İsrail’in yüzyıllar boyunca Mısır’da beklemeleri gereken şeylerden biri de önderdi. Tanrı’nın belirlemiş olduğu an gelip çattığı zaman, Tanrı bu halk için önder olmak üzere Musa’yı yetiştirdi.

Musa’nın bebek iken nasıl saklandığı ve Firavun’un sarayında kültürün tüm avantajlarından faydalanarak nasıl yetiştirildiği çocukluğumuzun en etkileyici öykülerinden biridir (Mısır’dan Çıkış 2:1–10). Fakat pek çok insan, öykünün devamında kırk yaşına gelmiş bu adamın, Firavun’ın gazabından kaçtığını bilmez. Musa, “kardeşlerinden” biriyle, bir İsrailliyle iletişim kurdu ancak onlar henüz buna hazır değillerdi ve onun önder olabileceğini kavrayamamışlardı. Musa, Mısırlı bir kölecibaşını öldürdükten sonra, tek seçeneği kaçmak oldu (krş. 11–15. ayetler).

Hayatının ikinci kırk yılını (Elçilerin İşleri 7:23,30; Mısır’dan Çıkış 7:7) Kızıldeniz’in doğusundaki çöllerde –İbranilerin Midyanlıların ülkesi olarak bildikleri bölgede– geçirdi. Orada, Midyanlı kâhin olan Reuel’in kızı ile evlendi. (Yitro, muhtemelen Reuel’in unvanıydı ve “ekselans” anlamına gelirdi). Musa, koyunlarını Horev (Sina) adındaki dağlarda güderken, yanan bir çalıda atalarının Tanrısından, Tanrı ve halkı için gelecekte yapacakları ile ilgili kişisel vahiy aldı (Mısır’dan Çıkış 3:1—4:17). İsrail’i Mısır’daki kölelikten kurtarmak ve atalarına vaat edilmiş olan toprağa götürmek üzere görevlendirildi.

Böylesine bir önderlik için çok yumuşak huylu olsa da, Musa Yahve’nin huzurundan ve yardımından emin oldu. Firavun’u, Tanrı’nın taleplerini yerine getirmek üzere ikna etmesi için gerekli olan olağanüstü güçlerle donatıldı ve bu seferlik hitabet sorunu yaşayan Musa’ya yardımcı olarak, hitabet becerisine sahip olan kardeşi Harun verildi.

Mısır’dan Çıkış 16—24. Bölümler

İki kardeşin, imkânsız gibi görülen Mısır’ı kazanma ve ayrıca ruhsuz ve düzensiz köleler yığınını zorlu bir girişimle bir araya toplama görevini nasıl başarıyla tamamladıkları, Mısır’dan Çıkış kitabının ilk bölümlerinde yazmaktadır. Ancak Musa’nın önderlik görevi, İsrail ile birlikte Kızıldeniz’i aşmalarıyla başladı. Kendi yargıçlık görevini hafifletmek amacıyla bir grup insan toplayıp onları atadı. Yol rotası belirledi ve çölde İsrail’in geçmesine engel olmaya kalkan kabilelerle mücadele eden savaşçılarının ruhlarını güçlendirdi.

Fakat hepsinden öte Musa, Yahve ile İbraniler arasında Sina Dağı’nda yapılmış olan “antlaşmanın” “aracısıdır” (İbraniler 9:19,21). Tanrı’nın doğasını açıklayan ve İbrani anayasasını oluşturacak olan On Emrin esasında (Mısır’dan Çıkış 20:2–17; Yasa’nın Tekrarı 5:6–21) insanlar; O’nun, kendilerinin Tanrısı olacağına ve atalarına verdiği vaatleri gerçekleştirecek olan Tanrıları Yahve’ye tapınacaklarına dair söz verdiler. Bu antlaşma, dönemin kuralları temelinde dinsel kurbanların sunulduğu, sunak ve kâhinliğin doğru anlaşıldığı dönemlerde mühürlendi.

Mısır’dan Çıkış 25. Bölümden, Çölde Sayım 36. Bölüme Kadar

Tanrı’yla dağda geçirdiği uzun zamandan sonra Musa, tapınma evi yapılmasını buyurdu. Tapınma evinin taşınabilir olması gerekiyordu; öyle ki, gözle görülebilir olsun ve yolculuklarında onlarla birlikte götürülebilsin ve nereye kurulursa kurulsun, on iki oymağın dini birliklerini yansıtsın. Harun ve oğulları, yeni tapınağın resmi kâhinleri olacak ve giyimleri de buyurulduğu gibi olacaktı. Kurbanlar çok ince ayrıntılar göz önünde bulundurularak sunulurlardı ve yine benzer ayrıntılar kâhinlerin, yiyecek ve sağlık konularında törensel temizlik ve kirlilik sorunlarına karar vermelerini sağlardı.

Tüm bu yasa ve kurallar, büyük ölçüde Levililer’de yazılmıştır ve Musa –yalnızken veya kardeşiyle birlikteyken– aracılığıyla verilmiştir. Halkın arasındaki her kesimden bu özel önderliğe karşı çıkanların olması şaşırtıcı değildir. Harun’un ailesinden bile ilahi buyruklara karşı çıkanlar vardı ve yaptıklarının ölümcül sonuçlarını o anda aldılar (Levililer 10:1–7). Benzer ceza, Harun’un evini kıskanan Levililerin ve diğer oymaklardan da aynı haklara veya Musa’nın üstünlüğüne sahip olduğunu iddia edenlerin üzerine de geldi (Çölde Sayım 16—17. bölümler). Kulu Musa’yı Firavuna karşı koruyan Tanrı’nın, Musa aracılığıyla temsil edilen kendi yetkisine, İsrail ordugâhında meydan okunmasına izin vermesi gerçekten çok garip olurdu. O, kurtarmak için cezalandırdı.

Tanrı, Şabat günü ve sünnet gibi önceki devrin eski geleneklerini İsrail’e verdiği yasaya dahil ettiği gibi, insanların kendisine tüm yıl boyunca tapınmaları için onlarla ayrıntılarla donatılmış bayramlar ve haclar aracılığıyla konuştu. Gerçekten de, yedi vakit ilkesi yedinci yıl ve hatta ellinci yıl (yedinci yedi yıldan sonraki yıl), sosyal ve ekonomik işlevlerden dolayı kutsal sayılırdı (Levililer 25. bölüm).

Böylece bir ulus olarak düzenli ve donanımlı olup Sina’dan ayrıldıkları zaman (Çölde Sayım 10:11), daha farklı bir önderlik talep ettiler — askeri liderlik ve devlet adamı istediler. Bu niteliklerin hepsinin Musa’da mevcut olduğunu gördüler. Onlara Sina yarımadasındaki yolculukta öncülük eden, tüm homurdanmalarına ve yinelenen sorunlarına, Harun’la kendisinin Vaat Edilen Toprağa girememelerine mal olan tek bir durum hariç, adeta ilahi bir sabırla katlandılar (Çölde Sayım 20:10–12).

Toprağın, Moav Sıradağları’ndaki Pisga Dağı’nın tepesinde Musa, son olarak kendilerini Kenan tepelerinden ayıran Şeria Irmağı’nın bulunduğu derin vadiye baktı. Bu nehrin ve aktığı Kızıldeniz’in ötesinde, İbrahim’in soyuna vaat edilmiş toprak vardı. Musa’ya, halkı vaat edilen toprağın kapılarına kadar öncülük etme izni verildi; ancak onları kapıdan geçirme izni küçük yardımcısı Yeşu’ya verildi.

Yasanın Tekrarı Kitabı

Yetkisini bir başkasına, hayatını da Yaratıcısına teslim etmeden önce yaşlı Musa, Tanrı’nın yasasının yüce ilkelerini İsrail halkına bir kez daha tekrarladı. Yasayı tüm yürekleriyle kabul etmelerini, yeni denenmelerle gelecek olan yeni hayatlarına uygulamalarını ve en değerli miras olarak nesilden nesile çocuklarına aktarmalarını istemişti. “Yasanın ikinci kez verilmesi” anlamı taşıyan Yasa’nın Tekrarı kitabının amacı ve temeli budur. Sina Yasası bu sefer nutuksal biçimde, ismi ebediyen Yasa ve onu kendisine veren Tanrı ile anılacak olan o “Tanrı adamının” duygu yoğunluğu ve ruhuyla tekrarlandı.

Sorular

  1. Musa’nın Mısır’da ve Midyan ülkesinde geçirdiği kırkar yıl, liderlik konusunda onu nasıl hazırladı?

  2. Sina’da temellenmiş olan İbrani Devlet Anayasası neydi? O anayasa nasıl tasdik edildi?

  3. Tapınma çadırı, Musa’nın yaşadığı dönemdeki İsrail’in dini gereksinimlerini nasıl karşıladı?

  4. Musa’nın Yasasının, eski ilke olan Şabat ilkesini alıp İsraillilerin hayatlarına nasıl uyguladığını gösteriniz.

  5. Musa’nın önderliği nerede sona erdi ve halka verdiği en son hizmet ne oldu?