Samuel ve Saul: Peygamberlik ve Monarşi

Samuel’in İlk Kitabı

Son Hâkim olarak kimi zaman Eli, kimi zaman da Samuel olduğu söylenir. Fakat bu hâkimlerin hiçbiri Gidyon veya Şimşon kadar özel olmadı. Eli baş kâhindi, ancak kendi döneminde hâkimlik de yaptı. Sameul bir peygamberdi ve aynı zamanda Eli’nin ölümü ve Saul’un yükselişi ile “İsrail’i yargıladı.” Her iki adam da, Hâkimler döneminin monarşi dönemine geçiş süresi içerisinde yaşadılar. Ve bu iki isim birbirleriyle yakından ilişkilidir çünkü Samuel, Eli’nin rehberliği altında Şilo’daki tapınakta büyüdü.

Hanna’nın hikâyesi ve küçük oğlunu ömrünü Tanrı’nın evinde geçirmesi (1. Samuel 1:28) için Tanrı’ya adamaya karar vermesi (1. Samuel 1:11; krş. Çölde Sayım 6:1–8) genç ve yaşlı herkes için özgün bir cezbesi vardır. Bu, çetin bir dönemde kişisel dindarlığın nasıl olduğunu gösterir ve böylece bizim o dönem hakkındaki düşüncelerimizi doğru biçimde şekillendirir. Başlangıçta, çok erken dönemlerde (1. Samuel 3:1—4:1), Samuel İsrail’in Tanrısının seçilmiş ve kabul edilmiş sözcüsü oldu.

Peygamberin –Tanrı için konuşan kişinin– temel tanımı budur. Mısır’dan Çıkış 4:16 öğreticidir çünkü Musa’nın Harun için sanki “Tanrı gibi” olduğunu ve Harun’un da Musa’nın “ağzı” olduğunu söyleyerek, peygamber olacak kişinin de Tanrı’nın ağzı veya sözcüsü olduğunu da belirtir. Elbette, bir peygamber aynı zamanda gerçekleşecek olan olayları önceden bildirir. Ve söylediklerinin gerçekleşmesi, onun gerçekten de Tanrı tarafından görevlendirildiğinin hem teorik (Yasa’nın Tekrarı 18:22) hem de uygulamalı (Yeşaya 44:26) örneğidir. Fakat peygamberleri asıl önemli kılan şey, Samuel gibi kendi dönemindeki insanlara bildireceği mesajdı. Onlar, doğruluk vaizleri, günaha karşı uyarıcılar, ulusun vicdanı ve Rabbin andaçlarıydılar.

Samuel için büyük onur, yalnızca İbrani peygamberlerden biri olması değil –dünyanın gelmiş geçmiş en harika ekibine ait olmak– ancak aynı zamanda peygamberlik düzeninin temelini oluşturan kişi olmasıdır. Peygamberlik düzeninden söz ederken peygamberlerin kendi ilkelerinin doğası ve amaçları konusunda aynı düşüncede olmalarını kastediyoruz. Samuel’in çevresine topladığı insanlar, kendisiyle aynı ruhta olan ve “RABbin Sözünün” onayladığı güçlü tanıklığını kendisiyle paylaşan kişilerdi. Görülen o ki, onlar da tıpkı iki asır sonra yaşamış olan İlyas ve Elişa gibi beraber yaşamışlardı (1. Samuel 19:20). Topluma açık ve özel tapınmalarında müzik aletleri kullandılar (10:5). Dini çabalarının yanı sıra, vatansever azme sahiptiler. Aslında İsrail’in Tanrısına inanmak, İsrail’e bağlayan bir bağa sahip olmak demekti, yani sıradan bir insan için vatanseverlik ve din aynı şeylermiş gibi algılanma tehlikesi vardı.

Bu nedenle Samuel’in döneminde Samuel’in etkin hale getirdiği güçlerin, ulusun tarihini değiştirecek iki harekete neden olduğunu görmek şaşırtıcı olmamalıdır: dışsal bağımsızlık hareketi ve içsel monarşi hareketi. Dini uyanış yaşayan İbranilerin, onları baskı altına alan Filistlilere karşı gelmemeleri imkânsızdı. Daha iyi ordulara ve stratejilere karşı aldıkları başarısız sonuçlar, “diğer uluslarda olduğu gibi” bir kral istemelerine neden oldu.

Samuel, Tanrı’nın vekili ve ulusun önderi olarak ilk kralı belirleyen, kutsayan ve adayan kişiydi. Samuel büyük kahramanlıklar yapmasına rağmen, mütevazı tavırlar sergileyen Benyamin oymağından Saul’u seçti (9:2, 21). Saul’un seçilmesi içsel karşı durmalara ve bireysel isyanlara rağmen –başarıyla kazandığı zaferden sonra– birçok kişi tarafından iyi karşılandı (10:27; 11:12–15).

İlk kralın askeri çabası, Ammonlulara karşı oldu. Ancak garnizonları İsrail’in dağlarında onları kontrol etmek üzere kurulmuş olan Filistliler cephesinden gelen daha büyük bir tehdit söz konusuydu. Bu şartlar doğrultusunda, Saul ihtiyatlı davrandı çünkü gücü azdı ve askeri donanımı yetersizdi. Fakat tüm İsrail’in beklediği inisiyatifi, Saul’un oğlu Yonatan gösterdi. Yonatan, babasının haberi olmadan kendi silahıyla, Tanrı’nın isteği ve düşmanın rehavetinden dolayı (14:12), yalnızca kendi doğal güçlerine güvenen Filistlilerin garnizonuna saldırdı. Böylece düşman cephesinde panik başladı ve kısa süre sonra yalnızca Saul’un küçük ordusu değil, ancak aynı zamanda tüm İbrani halkı saklandıkları yerden çıkarak baskıcılara karşı tetikte beklemeye başladı. Mikmas zaferi karşı konulmazdı, dağlık ülke Filistlilerden temizlendi ve bağımsız insanlar ilk krallarının hükümranlığının keyfini çıkarmaya başladılar.

Ne yazık ki Saul, krallık yapmak üzere donanımlı bir karaktere ve kişisel kahramanlığa sahip olmadığını gösterdi. Hasetçiliğin, yetki iddiasında olan henüz yeni ve zayıf bir kralda görülmesi doğaldır ve bu haset, Saul’da somurtkanlık ve öfkeye neden olan bir hastalıkla büyümüştü. Eski günlerde sahip olduğu alçakgönüllülüğün ve tevazunun yerini haset, gösteriş ve gaddarlık almıştı. Hatta Saul, kendisinin kral olarak belirlenmesinin dayanağı olan Tanrı’nın buyruklarını bile önemsemiyordu. Çünkü Samuel onu yaptığı itaatsizlikten dolayı azarlamalıydı ancak bunu yapmasına engel olan tek şey, Saul’un ondan kendisini herkesin önünde küçük düşürmemesine dair ettiği ricaydı (15:30).

Saul’un yüreğinde, Yahuda’daki Beytlehem’de yaşayan, önce sevdiği daha sonra ise hizmetine altığı (16:21) Davut’un ünü ve başarısına karşı haset vardı (18:8). Yonatan, babasının varisi olmasına rağmen ve Davut’un, Yahve’nin seçimiyle tahta geçmek üzere belirlendiğinden haberdar olsa da (20:15, 31), Davut’u arkadaşı olarak kabul edip sevdi. Fakat Saul, gizlice Davut’tan kurtulma planları başarısız olunca, açık bir biçimde onun peşine düştü. Saul’un hayatının geri kalanı, Gilboa Dağında Filistliler ile girdiği ve sonucunda Davut’a taht kapısını açtığı savaşta ölünceye dek, büyük bir kinle Davut’u kovalamakla geçti.

Sorular

  1. Hâkimlerden krallara geçiş sürecinde Samuel ile birlikte İsrail’in önderliğini kim paylaşıyordu ve onun Samuel ile olan ilişkisi neydi?

  2. Peygamber neydi? Peygamberlik düzeni neydi? Samuel’in hizmeti ve onu diğer peygamberlerden ayıran şey neydi?

  3. Kral talep edilmesine neden olan niyet neydi ve Tanrı’nın temsilcisi olan Samuel’in bu talebe karşı tutumu nasıldı?

  4. Saul’un karakterini kısaca açıklayınız. İsrail için neler başardı? Nelerde başarısız oldu?

  5. Beceri ve karakter temelinde, Saul ve Yonatan’ı karşılaştırın.