Davut ve Süleyman: Mezmurlar ve Özdeyişler

Samuel’in İkinci Kitabı; 1. Krallar 1—11. Bölümler; 1. Tarihler 10. Bölümden 2. Tarihler 9. Bölüme Kadar

Saul’un oğullarından biri İş-Boşet, babasının ve kardeşlerinin savaşta ölmelerinden kısa bir süre sonra babası Saul’un varisi olup tahta çıkma girişiminde bulundu. Fakat hem akrabası hem de ordu komunatı olan Avner, Yahuda kralı olarak Hevron’da krallık yapan İşay oğlu Davut’a karşı gelince, tüm oymaklar onun yolunu izlediler. İş-Boşet ve Avner helak oldular.

Sahip olduğu yeni unvanla, Davut acilen Hevron’un yerine daha iyi konumda ve daha güçlü, ulusun merkezinde olabilecek yeni bir başkent seçilmesini buyurdu. Eski evi Beytlehem’in sekiz kilometre kuzeyinde bulunan Yevus Kalesi’ni Kenanlılar’dan alarak ele geçirdi ve kaleyi genişletti, güçlendirdi ve güzelleştirdi. Ona eskiden denildiği gibi “Yeruşalim” adını verdi ve kenti İsrail’in siyasi ve dini başkenti haline getirdi.

Eli’nin günlerinde Filistliler tarafından ele geçirilen Antlaşma Sandığı geri alındı ve yıllarca özel bir yerde saklanarak, ulusal dinin kalbi ve simgesi olarak nitelendirildi. Bu nedenle Davut onu önce Yeruşalim’e getirdi ve eskiden konulduğu yere, yani Musa’nın tapınma çadırında bırakmak yerine, esenlik hissedeceği zaman inşa edeceği muhteşem tapınağa koymaya karar verip, geçici olarak çadıra yerleştirdi. Lakin savaş Davut’un günleri boyunca devam etti ve Tanrı’nın buyruğuyla tapınağın, bazı hazırlık faaliyetlerinden dolayı Davut’un varisi Süleyman tarafından inşa edilmesine karar verildi.

Davut, savaşta zafer kazanırdı. Başarısı, İsrail’in sınırlarının genişlemesinde, bölgedeki yabancı güçlerin tamamen –bir süreliğine– boyun eğmelerinde ve Sur kralı Hiram ile ittifak kurmasının sonucunda büyük binaların inşa edilmesinde görünüyordu. Diğer hükümdarlar gibi avlunun merkezini oluşturan bir kraliyet sarayı kuruldu ve Davut’un avlusu da, ailesi de gücün, zenginliğin, kıskançlığın ve bölücülüğün yıkıcı etkisini yaşadılar. Davut’un en çok sevdiği oğlu Avşalom, babasının sevgisine ona karşı isyan başlatarak karşılık verdi. İsyan başarısız oldu; ta ki yaşlı kral geçici sürgüne gönderilinceye ve ülkede iç savaş çıkıncaya dek.

Davut, Süleyman’ın kendi varisi olmasına karar verdi, ancak Süleyman tahta ihtilafa maruz kalmadan geçemedi. Davut’un diğer oğlu olan Adoniya güçlü desteğe sahip olmasına rağmen tahtı ele geçirmekte başarısız oldu. Süleyman’ın kırk yıllık hükümdarlığı, İbrani tarihinin altın çağıydı — o çağdan sonra doğmuş olan herkesin geriye bakıp anımsadığı çağ. Ticaretin, inşaatın, sanatın ve edebiyatın hızlı gelişmesi, ülke içindeki huzuru ve diğer kültürlerle olan bağlarını yansıttı. Ancak sanatla putperestlik; inşaatla şatafat; ticaretle lüks geldi. Yeruşalim’in görkemi Süleyman’ın dediği gibi, “gümüş … taş değerine düştü… sedir ağaçları … yabanıl incir ağaçları kadar bollaştı” (1. Krallar 10:27) ve kendi içinde bozulma tohumları barındırdı.

Ne var ki, Davut’un ve Süleyman’ın karakterlerini yansıtan ve onların isimleriyle anılan –Mezmurlar Davut’un ismiyle, Özdeyişler Süleyman’ın ismi ile– iki büyük eser vardır. Krallığın bitmesi, tapınağın ve sarayın yıkılmasından bu yana uzun zaman geçti, ancak Mezmurlar ve Özdeyişler kitabı birleşmiş monarşinin ölümsüz eserleri olarak kaldı.

Mezmurlar

Mezmurlar kitabı, farklı uzunluklarda, ölçülerde ve tarzlarda olan yüz elli tane şiirden oluşan bir eserdir. Şimdiki düzenlemeyle beş kitaba ayrılmıştır ancak kitabın düzeninin, yaşadığımız günden çok önce düzenlendiğine dair kanıtlar vardır. Erken yazıların tarzı ve içeriği göz önünde bulundurularak, “Davut’un mezmuru” olarak nitelendirilmiş mezmurların hiçbirinin, Davut’un eseri olmadığını ileri süremeyeceğimiz gibi, hepsinin gerçekten de Davut’un kaleminden olduğunu söylemek sağlıklı olmaz. Aynı biçimde Samuel kitabının anlatısından ve erken dönemde yazılmış olan Amos 6:5, geç dönemde yazılmış olan Tarihler (1. Tarihler 15:16—16:43,25. bölüm) kitaplarındaki geleneklerden yola çıkarak, Davut’un hem yetenekli bir müzisyen hem de halka açık müzikli tapınma yaptığını görmek mümkün. Bu nedenle, bazı dini şiirlerin ona atfedilmiş olması bizleri şaşırtmamalıdır; çünkü onlar yalnızca onun dindarlığının ve uygun olmasının kanıtı değil, ancak aynı zamanda bireysel şiir olmasına rağmen tapınakta herkesin kullanabileceği biçimde uyarlanmıştır.

Mezmurlar, şiirlerdir. Bu şiirler yalnızca özde değil, ancak şiirsel şekle de sahiptirler. Mezmurlarda kafiye eksik olmasına rağmen şiirlerimizin çoğunda olduğu gibi kesin bir şekilde ölçülmese de, ritim vardır. İbrani şiirsel biçiminin en dikkat çekici yönü paralel yapıya sahip olmasıdır: İki tamamlayıcı çizgi tek bir düşünceyi tamamlamak için bir araya gelir, ikincisi ya ilkini tekrarlar, tamamlar, vurgular, tasvir eder ya da tezat oluşturur.

Özdeyişler; Eyüp; Vaiz

Özdeyişler kitabı da şiir kitabı olarak nitelendirilmektedir. Bunlar lirik (duygusal kendini ifade etme) yerine, esasen didaktik (yani, öğretme amaçlı) olsalar da, Hikmet kitapları neredeyse tamamen ritmik paralellikte yazılmıştır ve sıradan nesir ifadesine uygun olmayan birçok madde içerir. Kutsal Kitap’ın İngilizce çevirilerinden biri olan Revised Version’da baskı şekli İngilizce okuyucusuna bir bakışta hangi parçaların ne tür olduğunu ve şiirlerin ne olduğunu gösterir (krş. ör: Eyüp 2. bölüm ve Eyüp 3. bölüm), ancak yine de aralarında katı bir çizgi çizilemez (krş. ör: Vaiz 7. bölüm ve Özdeyişler).

Ülke toplumunun öğretmenleri “bilge” olarak bilinirlerdi (bkz. Yer. 18:18) ve kökenlerini, hikmeti Krallar kitabında kanıtlanmış olan ve “özdeyişler,” yani öğretmek üzere akılda kalıcı özlü ve geneli ahlaki olan sözleri yazmış Kral Süleyman’a dayandırırlardı (Özdeyişler 24:23; 25:1; 1. Krallar 4:29–34). Fakat bilgeliğin en temel teması, Tanrı’nın işlerinde ve yollarında gördüğümüz ahlaki yönetimdir. Tüm insanlar, eski zamanlardaki gibi günümüze kadar olan gizemler, refah içindeki günahkârlar ve acı çeken azizler gibi inkâr edilemez gerçeklerle, adil ve iyi bir Tanrı’ya olan inancını uyumlulaştırmaya çalıştıklarında, Eyüp (acı çeken Tanrı adamı olmanın ne anlama geldiği) ve Vaiz (hayatın sunabildiği deneyimlerin ve gözlemlerin anlamsızlığı) gibi kitapların yazılmasına yol açtılar. Hikmet kitapları arasında, tıpkı Mezmurlarda olduğu gibi yalnızca tek ismi taşıyan kişi tarafından –asil kurucu– yazıldığı varsayılmamalıdır. Süleyman da Davut gibi, yeni başlangıçlar yaptı; diğerleri topladılar, düzenlediler, geliştirdiler ve tamamladılar.

Sorular

  1. Davut ilk olarak hangi oymakta ve kentte kral olarak egemen oldu? Tüm İsrail’in kralı olduğunda yeni başkenti güvenlik altına nasıl aldı? O kenti nasıl ve niçin dini başkent olarak da kabul etti?

  2. Davut’un devam eden savaşlarının avantajları ve dezavantajları nelerdir ve onun diğer kralların sahip olduğu avlulara özenmesi, ona, ailesine ve halkına ne gibi şeylere mal oldu?

  3. Dini şiirlerin gelişmesinde Davut’un rolü neydi? İbrani şiir tarzları genel anlamda bildiğiniz şiir tarzlarından ne açıdan farklıdır? Eski Antlaşma’nın tam olarak şiirsel tarzda yazılmış kitaplarını sıralayınız.

  4. İlk tapınağı kim kurdu? İsrail’de “bilge” kimdi? Efendileri olarak kime boyun eğerlerdi ve onların yazılarıyla neyi tamamlamak istiyorlardı?