İsrail Krallığı

1. Krallar 12. Bölümden 2. Krallar 17. Bölüme Kadar

Süleyman’ın ölümüyle tüm oymaklar İsrail Krallığı ve Yahuda Krallığı şeklinde ikiye bölündüler. Tahta geçen Rehavam, hiçbir zaman Yahuda oymağı gibi Davut’un evine bağlı olmayan Efrayim’in ve diğer kuzey oymakların sadakatini tamamen ortadan kaldıran bir baskı ve hatta zulüm politikası ilan etti. Önceki yıllarda bile Süleyman’ın krallığına karşı gelmiş olan Nevat oğlu Yarovam’ın önderliğinin altındaki on oymak, Efrayim’de Rehavam’a başkaldırıp ayrılarak, kendi devletlerini kurdular.

Rehavam, bu bölünmeyi engelleyecek kadar güçlü olmadığını gördü ve kendisiyle birlikte, Davut’un soyundan gelen herkes, küçük Yahuda bölgesinin sınırlarıyla yetinmek zorunda kaldılar. Şüphesiz, Yeruşalim’de tüm ulusun herkese açık bir biçimde tapınabileceği yerleri vardı. Onların bu avantajını ellerinden almak isteyen Yarovam, halkı için dini tapınma başkenti olarak Beytel’i kurdu. Yarovam muhtemelen Mısırlıların buzağıya tapınma örneğinden etkilenmişti (çünkü Süleyman’ın hükümdarlığı döneminde Mısır’da kaldı) ve böylece altın buzağılar yapıp onları kuzeydeki Dan’da bulunan Beytel’deki sunağa yerleştirdi. (bkz. 5. ders sonu.) Bu yerlerde ve bu kötü güç sembollerinin altında, Yarovam kendi halkını Yahve’ye tapınmaları için topladı. Çok eski ulusal bir din olmasına rağmen Musa’nın Yasasındaki şekillere tapma yasağı çiğneniyordu.

Menfaate dayalı bir saltanat varlığını fazla sürdüremedi. Yarovam’ın hükümranlığından iki yıl sonra oğlu öldürüldü. Bu zorba da, tahtı Yarovam hanedanlığının elinde tuttuğu süre kadar sahip olmayı başaramadı. Nihayet ordu komutanı Omri’nin hanedanlığı dört kral sağlamayı başardı. Omri’nin oğlu Ahav, dört kraldan en uzun süre tahtta kalan ve kuzey monarklarından, hakkında en çok şey bildiğimiz kral oldu. Böyle olmasının nedeni, Ahav’ın peygamber İlyas ile arasındaki ilişkiydi. Ahav’ın ismi, kraliçesi ve aynı zamanda Sur prensesi olan ve İsrail’e Baal’a tapınma fikrini sunan ve ulusal dine mensup insanlara zulmeden İzebel ile anılır.

Sur ile yapılan ittifak ve Ahav’ın kızının Yahuda prensi ile evlenmesi, İsrail’i kuzeyden ve güneyden sağlama aldı ve Ahav’ın babasının doğudaki Moav ve Aram’a karşı olan siyasetini rahatça izleyebilmesini sağladı. Ahav’ın Aram’a karşı yaptıkları savaştaki ölümüyle, Moav’da başkaldırı başladı ve Ahav’ın iki oğlu, Yeruşalim’de Davut’un hanedanlığından destek almalarına rağmen Omri hanedanlığını tehdit eden mahvoluşu defedemediler. Yehu, kraliyet ailesine yakın olan herkese diz çöktürerek tahtı kaptı ve ünlü bir öndere sahip olan ordu tarafından desteklendi. Başkaldırısına ilham verenler, Yahve’nin peygamberleriydi ve asıl amacı eski ulusal din uğruna Baal’a yapılan ibadetleri ortadan kaldırmaktı. Yehu, İzebel’in yabancı tanrılarının izleyicilerini yok etse de, o ve ondan sonra gelen oğulları, Beytel ve Dan’da putperest tapınakların kurulmasını teşvik etmeye devam ettiler ve böylece Kutsal Yazılar’daki bu söz ona ait olmuş oldu: “Yarovam’ın İsrail’i sürüklediği günahlardan ayrılmadı.”

Moav kralı Meşa (2. Krallar 3:4), kendisine baskı yapan ve tahttan indirilerek İsrail halkının gücünü azaltan kral Omri hanedanlığını görebilecek kadar çok yaşadı (bkz. herhangi bir Kutsal Kitap sözlüğünde “Moavlı Taş” makalesi). Yehu’nun oğlu Yehoahaz, İsrail’in Aram topraklarındaki en büyük yenilgisine şahit oldu. Ancak bu, Meşa’nın tüm gidişatın iyiye gittiği ile övünmesinden kısa süre sonra oldu. Yehu’nun torunu Yoaş, ölüm döşeğinde bile peygamber Elişa tarafından teşvik edilerek, Yehu ailesinin dördüncü kralı olan ikinci Yeroham’ın hükümranlığı döneminde gücünün en zirve noktasını gördü. Krallar Kitabında bu hükümranlık hakkında pek az şey yazıyorsa da, Süleyman’ın egemenliğinden sona hiçbir kral, o denli geniş sınırlı İsrail’i yönetmemiştir. O dönem, tamamen yıkılıştan önceki görkem patlamasıydı.

Kuzey Krallığın kurucusu birinci Yehoram ile son başarılı kral ikinci Yehoram dönemi arasında kralların kısa özeti denebilecek bir tarih yatıyor. Bu tarih, Yahve’nin peygamberlerinin tarihidir.

Hoşea; Amos; Yunus

Peygamber düzeninin yükselişi ile ilgili Samuel dönemi hakkında daha önce bahsedilmişti (7. Ders). Ulusun girdiği her bir buhran döneminde, halk veya yönetici olan kişi için Tanrı kendi sözünü duyurabilecek önemli bir elçi yetiştiriyor. Fakat putperest mabetlerle ve zorba prenslerle dolu olan Kuzey Krallığında bile ülke, Tanrı’ya adanmışlık ateşiyle bağlı olan alçakgönüllü, isimsiz ve çekirdek imanlılar tarafından ayakta kalmayı başarmıştır (1. Krallar 18:4; 19:18).

En büyük isimler İlyas ve Elişa’dır. İsrail’i Tanrı’ya sadık olarak tutmak için büyük mücadele veren bu iki adamdan biri, diğerinin varisiydi. Onların yaşadıkları dönem, yeryüzündeki Tanrı’nın Krallığı tarihinde, muhtemelen doğru dinin en zayıf olduğu dönemdi. Bu nedenle böyle sert ve güçlü adamların, yalnızca Musa, Samuel ve Davut’un Tanrısı uğruna savaşmak için değil, aynı zamanda imanlıları teşvik etmeye ve putperestlerle günahkârları şaşırtmaya yönelik mucizeler ve belirtiler gerçekleştirmeleri için, olağanüstü bir güçle donatılmış olmaları şaşırtıcı değildir. Dikkate değer mucizelerin amacı da budur.

İlyas ve Elişa hiçbir şey yazmadılar. Ancak onların yaptıkları peygamberlikleri, isimlerini taşıyan kitaba aktaran ve yüzyıl sonra aynı ruhla harekete geçen Hoşea ve Amos yazdı. Özellikle üst sınıflarda günahın kınanması, günahın yol açacağı yargılanmanın geleceğine dair beyan edilmesi, insanın gerçek tövbesi ve Tanrı’nın lütfuyla gelecek olan –yakın gelecekte olmasa da– bağışlanma, esenlik ve refahla ilgili görkemli vaat — tüm bunlar, onların etkili bildirilerinin temelidir. Hoşea, Tanrı’nın sevgisi ve İsrail’in sadakatsizliğini resmeden dikkate layık sabırlı koca ve sadakatsiz karısı benzetmesiyle ön plana çıkıyor. Amos, Yahudalı bir çobandı ve kuzeydeki kralı ve ait olmadığı halkı sözleriyle topa tutarak, aniden şaşırtıcı bir biçimde son derece önemli dini öğretileri hasıraltı eden kişilere karşı konuşmaya başlıyor. Örneğin, 3. bölüm 2. ayete bakın; Amos, Yahve ile İsrail arasında benzersiz bir ilişki kuruyor, ancak bunu insanların düşündüklerinin aksine İsrail’i Yahve’nin gazabından korumak için değil, İsrail’in işlediği tüm günahlarının mutlak bir kesinlikle cezalandırılacağı için yapıyor. Kuzey Krallığının bu iki peygamberinin, Yarovam’ın iki yüzyıl önce başlattığı isyanın ve işlediği günahın bedeli olarak, tamamen yıkımı öngörme gibi üzücü bir görevleri vardı.

Sorular

  1. On oymak Davut’un evinden ne zaman, neden ve kimin yönetimi altında ayrıldı?

  2. Birinci Yarovam ile ikinci Yarovam’a kadar olan İsrail krallarının tarihlerini özetleyiniz.

  3. Kuzey Krallığının olağanüstü peygamberleri kimlerdi ve bildirilerinin temeli neydi?