Celile Hizmetinin Başlangıcı

Samiriye’den geçtikten sonra İsa Celile’ye vardı ve hizmetinin büyük bir bölümünü orada geçirdi. Sinoptik Müjdeler diye adlandırılan üç Müjdede, Celile hizmetine büyük bir bölüm ayırılırken, Yuhanna Müjdesinde özellikle daha çok Yahudiye hizmetine yer verilmiştir.

Luka 4:16–30

Celile’deki Kana köyünde bir memurun oğlunu iyileştirdikten sonra, Rabbimiz Celile havralarında öğretmeye başladı. Bu dönemin başlangıcında Nasıra’ya, büyümüş olduğu kente gitti (Luka 4:16–30). Fakat Nasıra halkı, marangozun oğlunun Tanrı tarafından Yeşaya’nın peygamberliklerini gerçekleştirecek olan seçilmiş Kişi olduğuna inanamadılar. İsa tarafından azarlanınca, O’nu öldürme teşebbüsünde bile bulundular. Böylece İsa’nın söylemiş olduğu “Hiçbir peygamber kendi memleketinde kabul görmez” sözünü kendi ebedi kayıpları için doğrulamış oldular.

Nasıra’dan ayrılırken, Rabbimiz hizmetinin merkezi yapmak üzere Kefernahum’a gitti. Fakat Celile hizmetinin ayrıntılarını çalışmadan önce, hızlıca İsa’nın hizmet ettiği bölgelerin coğrafi özelliklerine göz atmak yerinde olacaktır.

Filistin’deki siyasi bölünmeler hakkında daha evvel bahsedilmişti — kuzeyde Celile, tetrark Hirodes Antipa’nın; güneydeki Samiriye ve Yahudiye, Roma valisi Pontius Pilatus’un yönetimindeydi. Ancak ülkenin coğrafi özellikleri, siyasal bölünmelerle uyuşmamaktadır. Ülke coğrafi açıdan dört dar şeride bölünmüş olup, her bir şerit Akdeniz boyunca İsa’nın pek uğramadığı yumuşak eğimli kıyı ovasıdır; sonra alçak tepe olan “Shfela” gelmektedir; daha sonra Yeruşalim’in kurulmuş olduğu, yüksekliği deniz seviyesinden yaklaşık 762 metre olan dağlık araziler gelmektedir. Filistin’in bu merkezi dağlık bölgeleri, güney Celile’deki Esdraleon Ovası tarafından bölünmüştür. Bu ovanın çok az kuzeyindeki tepelik bölgede, Nasıra kenti bulunmaktadır. Merkezi dağlık bölgenin doğusunda Şeria Irmağı denilen derin bir vadi vardır. Şeria’nın membası, Filistin’in en kuzeyinde yüce bir dağ olan Hermon Dağı’nın bayırlarıdır; oradan “Merom suları” adı verilen göle akar; o gölden sonra on dokuz kilometre uzunluğundaki Ginnesar Gölü’ne veya Celile Denizi’ne dökülür; Ginnesar Gölü’nden de güneye doğru çok derin bir vadiye ve aşırı derecede tuzlu olan ve çıkışı olmayan Ölü Deniz’e akar. Şeria Vadisi, deniz seviyesinin altında olmasıyla dünyadaki diğer tüm nehir vadilerinden daha eşsiz bir özelliğe sahiptir. Ölü Deniz, deniz seviyesinin 394 metre, Ginnesar ise 207 metre altındadır. Rabbimizin çoğunlukla hizmet ettiği bölge, Ginnesar Gölü’nün sahilleriydi. Yüzyıllar boyunca kötü biçimde yönetilmek bölgeyi mahvetti, ne var ki o günlerde, Celile’nin nüfusu kalabalıktı. Göl sahilleri, özellikle köyler ve kentlerle aynı sıradaydı. Rabbimiz ara sıra da olsa çöle dinlenmek ve dua etmek için çekildiyse de, hizmetini “kalabalık tarafından sarıp sıkıştırılarak” devam ettirmiştir.

Matta 4:18–22 ve Paralel Bölümler

Celile Gölü’nün kıyılarında, hizmetinin başlangıcında, İsa iki kardeş grubu –Simun Petrus ile Andreas ve Yakup ile Yuhanna– çağırdı (Matta 4:18–22 ve paralel bölümler). İsa’yı daha önce tanımışlardı ve kendilerini O’nun hizmetine adadılar. Fakat şimdi adanmışlıklarını bir kez daha, bu sefer mesleklerini bir kenara bırakarak, İsa’nın kalıcı takipçileri olarak göstermiş oldular.

Markos 1:21–39 ve Paralel Bölümler

Müjdeler, İsa’nın Kefernahum’da Celile hizmetine başladığı yerin yakınında yaşamış olduğu Şabat gününü çok canlı resmederler (Markos 1:21–34 ve paralel bölümler). İsa her zaman olduğu gibi havraya gitti. Rabbimiz, Tanrı’nın yapıtını çayırlardaki çiçeklerin arasından nasıl bulacağını biliyordu; ancak Tanrı’ya doğa aracılığıyla tapınılabildiğini ve böylelikle Kilisenin yerini alabileceğini düşünenler gibi değildi. Havrada insanlar İsa’nın öğretisine şaşıp kaldılar: “…onlara din bilginleri gibi değil, yetkili biri gibi öğretiyordu.” Fakat aynı zamanda O’nun gücüne de şaşıp kaldılar; kötü ruhların çıkmalarını buyurdu ve onlar da itaat ettiler. Sıradan bir öğretmen değil, aynı zamanda bir şifacıydı; yalnızca rehber olmaya değil, etkin yardım etmeye de geldi.

Havra hizmetinden sonra İsa, Simun ile Andreas’ın evine Yakup ve Yuhanna’yla birlikte gitti. Evde, Simun’un ateşler içinde yatan kaynanasına şifa verdi. Diğerleri, İsa’nın muhteşem gücünü duydular ve şifa bulmak istediler. Ancak Şabat günü kuralını bozmak istemedikleri için Yahudi Şabatının bitimi için gün batımına dek beklediler. Gün batımında hasta olanları ve cine tutsak olanları İsa’ya getirdiler; İsa da ilahi şifa gücüyle onları iyileştirdi.

Kalabalık ve yoğun bir gündü. Rabbimiz geceye dek çok yorulmuştu. Fakat bu tür yoğun günlerde bile tüm gücün kaynağını aramaya vakit ayırıyordu. Şafak sökmeden önce ıssız bir yere gidip dua etti (Markos 1:35–39 ve paralel bölümler).

Matta 9:1–8 ve Paralel Bölümler

Celile havralarında verdiği öğreti ve şifa hizmetinden sonra Rabbimiz Kefernahum’a döndü. Müjdelerin birinde apaçık biçimde anlatıldığı gibi kötürüm bir adamı iyileştirdi (Matta 9:1–8 ve paralel bölümler). Kalabalıktan dolayı kötürüm adamın eve kapıdan girmesi mümkün değildi. Fakat kendisi ve arkadaşları geri eli boş dönmeyeceklerdi. Dört arkadaşı çatıya çıkarak onu İsa’nın olduğu yere indirdiler. Nihayet şifa veren Kişiyi bulmuşlardı. Ancak öncelikle bahşedilen, bedensel şifa değildi. İsa şöyle dedi: “Oğlum, günahların bağışlandı.” Bu adam gerçekten de günahları bağışlayabilen garip bir hekimdi. Din bilginleri İsa’nın söylediği sözün küfür olduğunu söylediler. Aslında İsa Tanrı olmasaydı, öyle olurdu. İlahi gücünün kanıtı olarak, Rab kötürüm adama şöyle dedi: “Kalk, yatağını topla, evine git!” Ve adam şifa veren yüce Kişinin huzurundan, sapasağlam uzaklaştı.

Sorular

  1. Filistin’in siyasi ve coğrafi bölünmelerini açıklayınız. Rabbimizin hizmeti ülkenin hangi bölgesinde devam etti? Nasıra neredeydi? Kefernahum neredeydi? Bu yerleri haritada gösteriniz.

  2. Dört öğrencinin nasıl çağırıldıklarını açıklayınız. İsa’yı daha önce ne zaman ve nerede takip ettiler? Meslekleri nelerdi?

  3. Müjdelerde açıklanmış olan Kefernahum’daki Şabat günü olayını anlatınız. O gün İsa’nın hangi eylemleri tanımlandı?

  4. Kötürüm adamın şifa bulmasını açıklayınız. Bu olaydan, İsa’nın kişiliğinin doğası hakkında ne öğrenilebilir? Din bilginleri niçin gücendiler?