Tanınma Dönemi

Celile hizmetinin ilk bölümünün yapıldığı sürede, Rabbimiz insanların beğenisini kazandı. O’nu öyle büyük kalabalıklar takip etti ki, eve gitmeye bile zorlanıyordu. Bir keresinde küçük bir kayığa bindi ve kıyıdan çok az uzaklaştı, öyle ki kıyıdan kalabalıklara konuşabilsin.

Bu popülerlik evrensel değildi. Sıradan insanlar İsa’yı iyi bir şekilde karşılarken, resmi öğretmenlerin tutumları düşmancaydı. Din bilginleri adı verilen bu öğretmenlerin birçoğu Ferisi mezhebine aittiler. Mesih’in döneminde Yahudiler arasında iki ana mezhep vardı — Ferisiler ve Sadukiler. Sadukiler, Yeruşalim’deki baş kâhinlik konumuna sahip, Romalıların beğenisini kazanmış ve var olan siyası düzenden memnun dünyevi asillerdi. Ferisiler ise katı Yahudi tarafı olarak, Musa’nın Yasasının dikkatlice yorumlanmasına özen gösteren ve Yasa’nın yorumu gibi görünen ancak aslında abartılı ve baskıcı eklemeler yaparak Yasaya birçok sözlü “gelenek” ilave ettiler. Ferisilerin İsa’ya karşı gelmelerinin iki nedeni vardı: Birincisi, O’nun öğreti konusundaki başarısını kıskanmalarıydı; çünkü kendi konumları tehlikeye giriyordu. İkincisi de, O’nun öğretilerinin içeriğine itiraz etmeleriydi; İsa, onların Yasa yorumlarını reddedip, geleneklerindeki çok ufak ayrıntılara büyük önem vererek adalet ve merhamet gibi büyük konuları görmezden geldikleri için onları azarladı.

İsa ile Ferisiler arasındaki çekişme, İsa’nın Şabat günü konusundaki tavrıyla daha da alevlendi. Şabat münakaşasının bir kısmı Celile’de ve bir kısmı da (Yuhanna 5. bölüm) İsa’nın Yeruşalim ziyaretinde gerçekleşti. Şabat gününe riayet edilmesi adına Ferisiler, Eski Antlaşma’da buyurulan emirlerden çok daha fazla kurallar koydular. Bu nedenle İsa’nın öğrencileriyle birlikte Şabat günü başakları koparmasına ve merhamet göstererek kötürüm bir adamı Şabat günü iyileştirmesine kızdılar.

Fakat Fesirilerin İsa’ya karşı var olan muhalif tutumları, Rabbimizin insanlar arasında beğeni kazanmasına yol açtı.

Bu beğeninin bir kısmı İsa’nın öğretilerinden, diğer kısmı da mucizelerinden dolayı kazanılmıştı. Kutsal Yazılar’ı doğru ve orijinal anlamda yorumlamıştı; “Onlara kendi din bilginleri gibi değil, yetkili biri gibi öğretiyordu.” Ayrıca hastalıkları iyileştirme ve cinleri kovma gücü de vardı. Kalabalıkların bu muhteşem öğretmeni takip edeceklerine dair kuşku yoktu.

Matta 4:17

İsa’nın Celile’deki öğretileri Tanrı’nın Krallığını beyan etmesiyle başladı. Bildirisi, bir açıdan sanki Vaftizci Yahya’nın bildirisini andırıyordu. Tıpkı Yahya gibi, İsa bir çağrı ile ortaya çıktı, “Tövbe edin! Göklerin Egemenliği yaklaşmıştır.” Fakat bu yeni öğretmen, Krallığın doğasını daha fazla açıklamakla ve özellikle de kendisini Krallığın merkezinde olan Kişi olarak tanıtmakla, Yahya’dan farklıydı.

Matta 5:1–7 ve Paralel Bölümler

Tanrı’nın Krallığının doğası, Rabbimizin genellikle “Dağdaki Vaaz” olarak bilinen vaazda üzerine çok fazla konuştuğu bir konuydu (Matta 5—7. bölümler). Celile Gölü’nün kıyılarından gölü çevreleyen tepelere doğru çıkarken, Rabbimiz öğrencilerine Tanrı’nın Krallığının bir parçası olarak yaşamanın nasıl olacağını öğretti. Bir bakımdan Krallık gelecektedir; bizde tüm gücüyle yalnızca dünyanın sonunda ortaya çıkacaktır. Fakat başka bir açıdan, hayatlarını İsa’ya gerçekten teslim eden kişilerde şu an gerçekleşmektedir.

Dağdaki Vaaz, İsa’nın tüm öğretilerinin belirli temellerini içermektedir.

Öncelikle, Dağdaki Vaaz’da Tanrı, “Baba” olarak tanıtılmıştır. İsa’nın öğretisinde Tanrı’nın babalığı, bazen yanlış anlaşılmaktadır. İsa, Tanrı’nın tüm insanların Babası olduğunu kastetmiyordu. Elbette Tanrı’nın tüm insanlarla olan ilişkisi, bir babanın çocuklarıyla olan ilişkisine benzetilebilir; onlarla ilgilenir, onların üzerine güneşi doğdurur (Matta 5:45). Fakat İsa’nın ve Yeni Antlaşma’nın tümünün öğretisinde, azametli “Baba” terimi çok daha yakın bir ilişkiyi ifade etmektedir. Yani Dağdaki Vaaz’da, dünya keskin bir çizgiyle İsa’nın öğrencilerinden ayrılmıştır ve “Ey göklerdeki Babamız” sözlerini yalnızca İsa’nın öğrencileri söyleyebilirler.

Bu öğretide kısıtlı bir durum yoktur; İsa’nın öğretilerine göre Tanrı’ya yakın ilişkiyle oğulluk ayrıcalığına sahip olma fırsatı yalnızca iman ailesi üyelerine verildiyse de, iman ailesinin kapıları dileyen herkes için açıktır. Gerçekten de, İsa o kapıyı açmak amacıyla çarmıhta öldü. Kurtarıcımız, insanlara Tanrı’nın çocukları olduklarını öğretmekten de öte, kurtarma eylemiyle onları Tanrı’nın çocukları yapmak için geldi.

İkinci olarak, Dağdaki Vaaz Tanrı’nın çocukları olup Tanrı’nın Krallığına dâhil olan insanların nasıl bir hayat süreceklerini de açıklamaktadır. Bu, belirli dışsal kurallara itaatkâr olmakla ilgili bir hayat değildir; İsa’nın talep ettiği paklık, yüreğin paklığıdır. Krallıktaki hayat tüm hilelerden arınmıştır; Tanrı’nın çocukları insanların değil, Tanrı’nın gözünün önünde dua eder ve iyi işler yaparlar. Son olarak Krallıktaki hayat, müthiş bir güven hayatıdır; Tanrı tüm çocuklarıyla ilgileneceği için yarının tüm kaygıları ortadan kalkmıştır.

Dağdaki Vaaz’ı okurken tek bir zorlukla karşılaşıyoruz. Böylesi bir ülküye nasıl erişilebilir? Ferisilerin kuralları gibi belirli kurallara uyulabilir, ama günahlı bir insanın yürek paklığına erişmesi nasıl mümkün olabilir? Göklerin Krallığının doğruluğu, “din bilginleri ve Ferisilerin doğruluğundan” da ötedir. Böylesi bir doğruluk nasıl elde edilebilir?

Bu sorunun cevabı Dağdaki Vaaz’ın ilk dinleyicileri arasında bile kısmen anlaşılmıştı. İsa’nın öğrencileri o zaman bile Krallığa girişin yalnızca İsa aracılığıyla olduğunu biliyorlardı; O’na yalnızca bir öğretmen gibi değil, ancak aynı zamanda Kurtarıcı olarak güvenmişlerdi. Fakat bu sorunun cevabı bizler için daha açıktır, çünkü bizler çarmıhı biliyoruz. İnsanlar, Tanrı’nın Krallığına girmeleri için gerekli olan doğruluğa yalnızca Mesih’in kefaret ölümü ile sahip olabilirler, çünkü onlar böylece Mesih’in doğruluğunu almış olurlar. Çarmıhın önemi Rabbimiz tarafından yeryüzündeki hizmeti sırasında bile bahsedilmiştir, ama tüm açıklama havarilere bırakılmıştır. İsa’nın kurtaran eylemi, gerçekleştikten sonra tamamen açıklanabilir.

Sorular

  1. İsa’nın öğretisinde “Tanrı’nın Krallığı” ne anlama gelmektedir?

  2. Sadukiler kimlerdi? Ferisiler kimlerdi ve İsa’ya niçin karşı geliyorlardı?

  3. Dağdaki Vaaz’ın taslağını çıkarınız.