Hristiyan Kilisesinin Başlangıçları

Hristiyan Kilisesi, İsa’nın dirilişinin temelinde kuruldu; eğer öyle bir şey olmamış olsaydı, günümüzde Kilise diye bir şey var olmazdı. Nasıralı İsa’nın öğrencileri ruhsal ayırt edicilik ve cesaret konusunda O’ndan çok daha zayıftılar. Eğer O başarısız olsaydı, onlar da başarma umutlarını kaybederlerdi. Ve O’nun ölümüyle de sahip oldukları kısıtlı güç mahvolup giderdi. Denenme anında, O’nu korkakça terk edip kaçtılar. Ve O da onlardan utanç verici bir ölümle alındığı zaman, çaresizlik içinde kaldılar. Hareketleri asla böylesine umutsuz görünmemişti.

Ancak sonra hayret verici bir şey oldu. O zayıf, teşvikleri kırılmış adamlar, birkaç gün içinde Yeruşalim’de utanç verici duruma düşen o adamlar, dünyanın gelmiş geçmiş en büyük ruhsal hareketini başlattılar. Neydi bu muhteşem değişimin nedeni? Böylesine zayıf, teşvikleri kırılmış adamları dünyanın ruhsal galipleri kılan şey neydi?

O adamların cevapları son derece açıktı. Çaresizliklerinin yerini muzaffer bir sevinç aldı; çünkü Rab İsa’nın ölümden dirilmesi, mezarın boş olması ve İsa’nın kendilerine görünmesiyle O’nun dirilişine ikna olmuşlardı. Öğrencilerin çaresizliğinin aniden zaferli sevince dönüşmesine henüz başka bir açıklama yapılamamıştır. Bu nedenle Hristiyan Kilisesinin varlığı, dirilişin en güçlü kanıtlarından biridir; çünkü diriliş olmaksızın, Kilise asla var olamazdı.

Elçilerin İşleri 1:12–26

Önceki derste işlendiği gibi İsa’nın göğe alınmasından sonra, havariler Yeruşalim’e döndüler ve İsa’nın Kutsal Ruh’u beklemelerine dair verdiği buyruğa uydular. Ancak bekleme süreci sessiz kalma süreci değildi; aksine, Tanrı’yı övmek ve dua etmekle değerlendirildi. Özellikle bir eylem gerçekleştirildi — kendisini asarak öldüren hain Yahuda’nın yerini Mattiya aldı (Elçilerin İşleri 1:15–26). O sırada bazı kadınlar ve diğer öğrenciler, havarilerle bir araya geldiklerinde sayıları tam yüz yirmi kişiydi. Dünyanın umudu ya o küçük grubun duasına ya da İsa’nın onlara vermiş olduğu söze dayanmaktaydı.

Elçilerin İşleri 2. Bölüm

Sonunda, Pentikost gününde, yani Fısıhtan elli gün sonra, İsa’nın verdiği vaat gerçekleşti; Kutsal Ruh öğrencilerin üzerine geldi ve müjdeyi dünyaya duyurmaları için onları güçlendirdi (Elçilerin İşleri 2:1–13). Hepsi bir aradaydı ve rüzgar sesini andıran bir ses duydular; ateş şeklinde diller her birinin üzerine geldi, hepsi Kutsal Ruh’la doldular ve Ruh’un onları konuşturduğu dillerle konuşmaya başladılar. Kalabalık, gerçekleşen inanılmaz olayı görmek üzere bir araya toplanınca, Petrus Hristiyan Kilisesinin ilk vaazını vermiş oldu (14–36. ayetler). Petrus’un vaazı sonunda üç bin kişi iman etti; dünyadaki zafer mücadelesi başlamıştı (37–42. ayetler).

Başlangıçtaki mücadele, İsa’nın buyruğuyla tanıklık mücadelesiydi (Elçilerin İşleri 1:8). Hristiyan Kilisesi dünyaya yeni bir öğüt vererek değil, ancak bir takım haberler vererek galip gelmeliydi. Hristiyan misyonerler, Tanrı Oğlu’nun çarmıhta ölüp yeniden dirildiğini söylediler. Dünyaya galip gelen müjde buydu. Hristiyanlık, başlangıçtan itibaren bir yaşam tarzıydı, ancak bir takım haberler, bir takım tarihsel gerçekler üzerine kuruluydu. Gerçeklerin anlamı bir anda açıklanmadı, ancak başlangıçtan itibaren Elçisel Çağa kadar gittikçe büyüyen ve özellikle Pavlus aracılığıyla alınan vahiyle açıklanmaktaydı.

Yeruşalim’deki Erken dönem Kilisenin yaşam tarzı, Yahudilerin yaşam tarzı gibiydi. Öğrenciler Yahudi oruçlarını ve şölenlerini uygulamaya özen gösteriyor ve devamlı Tapınakta oluyorlardı. Ancak imanlıları yeni bir sevinç sarmıştı. Rableri bir süreliğine kendilerinden uzaklaşmıştı ve ne zaman döneceğini de bilmiyorlardı, ama bu sırada Ruh aracılığıyla onlarla birlikteydi ve onları günahlarından kurtarmıştı.

İmanlıların dışsal ibadetleri bile diğer Yahudilerden son derece farklıydı. Onların topluluğuna dâhil olmak, vaftiz yani günahlarından arınmayı simgeleyen sakramentle mümkündü; birbirleriyle ve dirilmiş Rable paydaşlık kurduklarını göstermek amacıyla da İsa’nın kefaret ölümünü anan, Rabbin Sofrası sakramentini uygularlardı. Yiyecekleri ortaktı. Ve malı mülkü bulunanlar, tamamen gönüllü biçimde daha yoksul kardeşlerinin ihtiyaçlarına göre bağışlarlardı. Öğrenciler, elçilerin öğretilerine özenle ve sebat ederek uyar ve devamlı dua ederlerdi.

Elçilerin İşleri 3. Bölüm

Elçilerin Yeruşalim’deki vaazlarının gerçekliği, gerçekleştirdikleri mucizelerle doğrulanmıştı. Dikkate değer mucizelerden biri Elçilerin İşleri kitabının 3. bölümünde, Petrus ile Yuhanna’nın dua saatinde Tapınağa giderken, sürekli kapıya bırakılan kötürüm bir adamı görmeleri sırasında geçer. Mucizenin anlamı, insanlara bedensel şifadan daha iyi bir şeyi getirmektir; çünkü kalabalık kötürüm adamın şifa bulma mucizesini görüp topladıkları zaman, Petrus İsa’nın getirmiş olduğu kurtuluşun müjdesini verdi.

Elçilerin İşleri 4. Bölüm

Yönetici sınıfı olan Sadukiler, böylesine bir bildiriye öfkelendiler ve iki elçiyi yakalatıp yüksek kurulun karşısına çıkardılar (Elçilerin İşleri 4:1–22). Ancak Petrus, onların öldürmüş oldukları İsa’nın insanlara kurtuluş verebilecek tek isim olduğunu açıkladığında bile dik kafalılıktan başka bir şey yapamadılar. Büyük bir mucize olmuştu ve bunu inkâr edemezlerdi. Petrus ve Yuhanna yeniden imanlılar topluluğuna geldiklerinde, tüm topluluk dua ve övgüde harika biçimde birlik olmuştu. Dua, apaçık cevaplanmıştı. “Toplandıkları yer sarsıldı. Hepsi Kutsal Ruh’la doldular ve Tanrı’nın sözünü cesaretle duyurmaya devam ettiler.”

Sorular

  1. Hristiyan Kilisesinin diriliş gerçeği üzerine nasıl kurulduğunu açıklayınız.

  2. Mattiya’nın nasıl seçildiğini açıklayınız.

  3. Yeruşalim’deki “üst kattaki odada” kimler toplanmıştı?

  4. Pentikost Gününde Ruh’un gelişini açıklayınız.

  5. Pentikost Gününde konuşulan yabancı diller ile 1. Korintliler mektubunda sözü edilen diller armağanı aynı mıdır? Değilse, aradaki fark nedir?

  6. Sadukiler, niçin Petrus ve Yuhanna’nın vaaz etmelerine karşı çıktılar?