İlk Zulüm
Elçilerin İşleri 5:1–11
Yeruşalim’deki erken kilisenin yaşamı kutsal sevinçle doluydu. Lakin o görkemli günlerde bile Kilise günaha karşı savaşmak zorundaydı ve öğrencilere katılmak isteyen herkes gerçek Hristiyan yaşamını arzulamıyordu. Tanrı’nın korkunç yargılarından biri, Kiliseyi pak tutabilmek adına gerçekleşmişti (Elçilerin İşleri 5:1–11).
Hananya ve karısı Safira, sahip oldukları arsayı o günlerin geleneklerine uygun biçimde sattılar ve paranın bir kısmını havarilere verdiler ki, yoksul kardeşler arasında paylaştırılsın. Paranın bir kısmını saklamışlardı ancak buna rağmen Hananya ve karısı, paranın tümünü verdiklerini söylediler. Hananya’dan arsa satması veya sattıktan sonra paranın tümünü vermesi talep edilmedi. Günahı, kandırma günahıydı. O, Kutsal Ruh’a yalan söylemiş oldu. Tanrı’nın korkunç yargısı, Hananya ve Safira’nın üzerine gelerek onları öldürdü ve bunu duyan herkesi büyük korku sardı.
Elçilerin İşleri 5:12–42
Elçiler ve Kilise halkın beğenisini kazandılar — korkuyla iç içe geçmiş bir beğeniydi bu. Elçiler tarafından gerçekleştirilen birçok mucize vardı; birçok hasta şifa buldu.
Ancak Sadukiler bu tehlikeli hareketi durdurmak için yeni bir girişimde bulundular (Elçilerin İşleri 5:17–42). Tüm elçileri, daha önce iki elçiye yaptıkları gibi hapsetmek istediler. Ancak gece yarısı elçiler Rabbin meleği tarafından, onun buyruğuna uyarak kurtarıldılar ve cesaretle Tapınağa gittiler. Yeniden tutuklandıklarında Petrus basitçe, “İnsanlardan çok, Tanrı’nın sözünü dinlemek gerek. Atalarımızın Tanrısı, sizin çarmıha gererek öldürdüğünüz İsa’yı diriltti. Biz, Tanrı’nın kendi sözünü dinleyenlere verdiği Kutsal Ruh’la birlikte bu olayların tanıklarıyız” dedi (29–32. ayetler). Bu çok cesurca bir cevaptı ve yüksek kurulu öfkelendirdi. Ancak Yahudilerin en saygın öğretmenlerinden biri olan Ferisi Gamaliel, beklemenin daha doğru bir karar olacağını savundu. Eğer bu yeni hareket Tanrı’dan ise, ona karşı savaşmanın bir lüzumu yok; eğer insandansa tıpkı diğer Mesih iddiasındaki hareketler gibi yok olup gidecektir. Ölüm cezası verme girişimi söz konusu olduğu sürece, ihtiyatlı tutuma uygun davranıldı. Ancak elçiler serbest bırakılmadan önce kamçılandılar. Acı ve utanç, vaaz vermelerine engel olmadı. İsa’nın adı uğruna acı çekmeye layık oldukları için sevindiler.
Elçilerin İşleri 6:1–6
Yeruşalim’deki erken dönem kilisesinin bir kısmı Filistin’de yaşayan Aramice konuşan Yahudilerden, diğer kısmı ise Dağılmış Musevilerle bağlantılı olan Grekçe konuşan Yahudilerden oluşuyordu. Grekçe konuşan Yahudiler, günlük hizmette göz ardı edildikleri için söylenmeye başladılar. Elçileri öğretmek ve vaaz vermek işlerinden alıkoymamak adına, kilisede ihtiyaç sahibi insanlara yardım etmek üzere yedi kişi belirlendi (Elçilerin İşleri 6:1–6). Ancak o yedi adam sıradan “iş adamları” değildiler. Hepsi “Ruh’la ve bilgelikle dolu” insanlardı ve en az ikisi müjdenin yayılmasında öne çıkan kişilerdendi.
Elçilerin İşleri 6:7—8:3
O iki adamdan birisi “iman ve Kutsal Ruh’la dolu adam” olan İstefanos’tu. İstefanos, “halk arasında büyük belirtiler ve harikalar gerçekleştirdi” ve Yeruşalim’deki Grekçe konuşan Yahudilerin gittiği havralarda vaaz verdi. Bu sefer karşısında yeni muhalifler vardı. O ana dek, Erken Kiliseye karşı duranlar, genellikle Sadukilerdi. Ancak Sadukiler, dünyevi soylulardı ve halkla iletişimleri yoktu; Kiliseye devamlı karşı geldiklerinde, İsa’nın öğrencileri halkın gözünde daha çok beğeni kazanıyorlardı. Ne var ki, artık ün salmış beğeni kaybolmaya başlıyordu. Görülen o ki öğrenciler Yahudi oruçlarına ve şölenlerine sadık kalsalar da, verdikleri vaazlar yeni çağın başlangıcına işaret ediyordu. İnsanlar böylesi bir değişime hazır değillerdi ve özellikle Ferisiler, İsa’nın çarmıha gerilmesinden sonra etkin muhaliflikten kaynaklanan zulmetme çabasına girmediler.
Sonuç gayet açıktı: İstefanos tutuklanıp tapınakta devrimsel vaaz vermekle suçlandı. Yapılan suçlama yanlıştı; İstefanos Tapınağın, İsa’nın öğrencileri tarafından yıkılması gerektiğini söylememişti. Ancak yeni bir çağın, Musa’dan daha üstün olan İsa’da olan başlangıcını bildirmişti. Büyük ve cesur konuşmasından sonra İstefanos, kentten dışarı çıkarılıp taşlandı. İstefanos taşlanırken, İsa’ya seslenerek, “Rab İsa ruhumu al” dedi ve düşmanlarının bağışlanmaları için “Rab, bu günahı onlara sayma” diyerek dua etti (Elçilerin İşleri 6:8’den 8:3’e kadar).
Böylece ilk Hristiyan şehit olarak öldü. Grekçe “şehit” sözcüğü, “tanık” anlamına gelmektedir. Diğerleri, Mesih’in kurtarış işine kendi sözleriyle tanıklık ettiler; İstefanos da şimdi ölümüyle tanıklık etmiş oldu.
İstefanos taşlandığında, tanıklar “kaftanlarını Saul adlı bir gencin ayaklarının dibine bıraktılar.” Saul daha sonra en büyük iman vaizi olacaktı, ancak şimdilik ise büyük bir zulmün öncüsüydü.
Zulüm, öğrencileri Yeruşalim’den uzaklaştırıp dağıttıysa da, elçiler kentten ayrılmadılar. Ancak bu dağılma, yalnızca müjdenin daha fazla yayılmasına neden oldu. Zulüm görmüş öğrenciler, gittikleri her yerde uğruna acı çektikleri imanı duyurmaya başladılar. Böylece düşmanların büyük hiddeti, Tanrı’nın Kurtuluş Müjdesini dünya çapında yayması için bir araç oldu.
Elçilerin İşleri 8:4–40
Zulüm sonucu dağılan imanlılardan biri de, yoksullara hizmet etmek üzere belirlenen yedi kişiden biri olan Filipus’tu. Aynı isme sahip elçiden ayırmak amacıyla “Müjdeci” olarak anılan bu Filipus, Samiriye’ye gidip Samiriyelilere vaaz verdi. Bu, diğer uluslara hizmet etmeye doğru atılan ilk adımdı ama Samiriyeliler diğer uluslardan değillerdi, onlar yarı Yahudilerdi. Yeruşalim’deki elçiler Filipus’un yaptıklarını duyunca, aralarından Petrus ve Yuhanna’yı gönderdiler ve onlar aracılığıyla Samiriye’de Kutsal Ruh’un özel belirtileri görüldü (Elçilerin İşleri 8:4–25). Sonra Filipus Yeruşalim’den Gazze’ye doğru giden çöl yoluna gitti. Orada müjdeyi, yabancı bir ülkede çalışmasına rağmen Yahudi kökenli olma ihtimali olan, Etiyopyalı hazine görevlisine bildirdi (26–40. ayetler). Buna rağmen ona vaaz vermek, müjdenin diğer uluslar arasında hızla yayılması için bir diğer hazırlık aşamasıydı.
Sorular
-
Hananya ve Safira’nın günahı neydi? Yeruşalim’deki erken dönem kilisede yoksullara yardım edilmesi, şimdiki komünizm veya sosyalizmle aynı şey midir? Değilse, neden?
-
Elçilerin Yeruşalim’de ilk iki kez tutuklanması ile İstefanos’un şehit edilmesiyle başlayan zulüm arasındaki temel fark nedir? İkincisinin daha ciddi olmasının nedeni nedir?
-
İstefanos’un konuşmasını özetleyiniz.
-
Müjdenin Samiriye’deki gelişimini açıklayınız.