Pavlus’un İman Edişi
Erken dönem Kilisesinin işi öncelikle Yahudiler arasındaydı. Rab İsa öğrencilerine tüm uluslara gitmelerini buyurdu, ancak diğer uluslar arasındaki işin ne zaman başlayacağını veya diğer ulusların hangi şartlar altında kabul edileceklerini açıkça belirtmedi. Bu nedenle, muhtemelen öğrenciler diğer uluslara gitmeden önce Yahudilere gidip müjdeyi duyurmaları gerektiğini düşünmüşlerdi; ve büyük bir ihtimalle diğer uluslardan olanlar da, müjdeyi duyunca Musa’nın Yasasını yerine getirerek kendilerini İsrail halkıyla birleştirmeleri gerektiğini düşünmüş olabilirler. Kutsal Ruh’un yönlendirmesi gerekiyordu ve bu nedenle müjde diğer uluslara, onların Yahudi olmalarını gerektirmeden sunulmalıydı.
Ancak bu yönlendirme, Tanrı’nın belirlemiş olduğu zamanda açık ve görkemli biçimde verildi.
Müjdenin diğer uluslara paylaşılması hazırlığındaki en önemli adım, önder seçimiydi. Ve Tanrı’nın çağırdığı önderi, hiçbir insan seçemezdi; çünkü seçilen önder, Kilisenin düşmanı olan Saul’du.
Romalı ismi Pavlus olan Saul, Grek kültürünün merkezi ve Kilikya bölgesinin ana kenti, Küçük Asya bölgesinin güneydoğusundaki, Akdeniz’in kuzeydoğusuna yakın kent olan Tarsus’ta doğdu. Pavlus’un Tarsus’taki ailesi, sıradan insanlardan farklıydı, çünkü Pavlus’un babası ve kendisi yalnızca bazılarına ayrıcalıklı olarak verilen doğuştan Roma vatandaşlığına sahipti. Böylece Grek eğitim kentinde doğan ve doğuştan Roma vatandaşlığına sahip olan Pavlus, diğer ulusların dünyasıyla bağlantılı biriydi. Böylesi bir bağlantı, gelecekte diğer uluslar uğruna elçilik hizmeti yapması için son derece önemliydi.
Ne var ki, çok daha önemli olan şey, hazırlığındaki Yahudi unsuruydu. Pavlus çocukluğunda kuşkusuz Grekçe konuşmasına rağmen aynı şekilde çocukken Filistin’de konuşulan Aramiceyi de konuşuyordu ve ailesi kendilerini Dağılmış Yahudi değil, Filistin bölgesinin temiz Yahudisi; Grekçe konuşan değil, Aramiceyi konuşan Yahudi; “Helenist” değil, “İbrani” olarak nitelendiriyorlardı. Dahası, Pavlus Tarsus’ta da Yeruşalim’de de en katı mezhep olan Ferisilerin arasında yetiştirildi. Böylece diğer uluslara ait kentte doğmasına rağmen Pavlus “liberal Yahudi” değildi; Yahudiler ile Yahudi olmayanların arasındaki duvarı kırma veya Musa’nın Yasasındaki kesin emirleri gevşetme niyetinde değildi. Aksine, Yasa konusundaki azmi o dönem yaşayan birçoklarından çok daha öteydi. Gerçek şu ki, Pavlus’un müjdeyi anlaması son derece önemliydi; çünkü Pavlus’un bildirdiği Müjdedeki imanla aklanma gerçeği, Tanrı’nın Yasasının dikkatsiz yorumuna değil, keskin yorumlanmasına dayanmaktaydı. Yalnızca o müjdeye göre, Mesih, yasanın getirdiği cezanın bedelini çarmıhta ilk ve son kez ödemişti. Pavlus’a göre Hristiyan’ın Yasadan muaf olmasının nedeni; Yasanın hafife alınması gerektiği için değil, Yasanın tüm cezasının ödenmiş olmasından dolayıdır.
Elçilerin İşleri 9:1–19 ve Paralel Bölümler
Pavlus yaşamının erken döneminde, ünlü Ferisi öğretmen Gamaliel’den eğitim almak üzere Yeruşalim’e gitti. Ve Yeruşalim’de, henüz orta yaşa ulaşmamışken, keskin biçimde Kiliseye yapılan zulme katıldı. Sapkın bir tarikatın, muhtemelen yasanın önemini çiğnemeye çalışan ve çarmıha gerilmiş bir suçlunun, İsrail’in vaat edilmiş Kralı olduğuna dair ettikleri beyanı duyunca dehşete düştü. Pavlus’un iman etmeden önce Hristiyanlığa yakın olduğunu varsaymak çok büyük bir hata olur. Aksine, mümkün olan en çok biçimde uzak durmuş ve iman edişi de Hristiyanlara zulmetmek üzere çıktığı son seferde gerçekleşmiştir.
Pavlus’un iman edişi, sıradan Hristiyanların iman edişinden önemli bir açıdan daha farklıdır. Sıradan Hristiyanlar, Pavlus gibi İsa’nın Ruhu olan Kutsal Ruh aracılığıyla iman ederler. Ancak sıradan Hristiyanların iman edişine insanlar –müjdenin vaaz edilmesiyle veya imanlı ebeveynler ve saire– aracı olurlar. Pavlus’un durumunda ise böyle araçlar kullanılmadı, ancak Rab İsa’nın kendisi Pavlus’a göründü ve ona müjdeyi verdi. Pavlus, Rabbi gördüğünü mektuplarından birinde belirtir (1. Korintliler 9:1; 15:8). Pavlus’u sıradan Hristiyanlardan ayıran özellik buydu, ancak tıpkı Petrus ve diğer elçiler gibi o da Mesih’in dirilişine tanık olmuş oldu.
Harika olan başka bir şey de, İsa’nın Pavlus’a görünme biçimiydi. Doğal olarak ona öfkeli ve Kiliseye zulmettiğinden dolayı kınayan bir biçimde görünebilirdi. Ancak bunun yerine, onu da elçilerle paydaşlığa katmak ve en büyük elçi yapmak üzere O, kendisini sevgi ile gösterdi. Olanlar lütuflu — pak lütuf ve hak edilmemiş pak iyilikti. Kişi, Rab İsa tarafından kurtarıldığı zaman bu pak lütufla olur, zulmedici Pavlus’un durumunda ise lütuf apaçık göründü. Pavlus, Mesih’in lütfunu asla unutmadı; kendi çabalarıyla, karakteriyle veya Tanrı’nın buyruklarına itaat etmekle kurtulabilme fikrinden nefret ettiği kadar başka bir şeyden nefret etmedi. Pavlus’un Müjdesi, Tanrı’nın lütfunun beyanıdır.
Pavlus Rabbi, Kiliseye zulmetmek üzere gittiği Şam yolunda gördü (El. 9:1–19 ve paralel bölümler). Şehre yaklaşınca, aniden çevresinde güneşten daha parlak bir ışık belirdi. Onunla birlikte olanların nutku tutuldu; ışığı gördülerse de kişiyi göremediler, sesi duydularsa da söylenenleri anlayamadılar. Pavlus ise Rab İsa’yı gördü ve İsa’nın söylediklerini dinledi. Sonra İsa’nın buyruğuyla Şam’a gitti. Üç gün boyunca kör oldu, ardından namı diğer bilinmeyen hizmetkâr Hananya’nın aracılığıyla gözleri açıldı ve vaftiz oldu. Sonra da, tarafından kurtarıldığı Rabbin işini yapmaya koyuldu.
Ne var ki, çok geçmeden Arabistan’a gitti (Galatyalılar 1:17). Yaklaşık üç yıl sürmesi dışında yolculuğun mesafesi ve kesin olarak ne kadar sürdüğü bilinmez. Yeni Antlaşma’da Pavlus’un Arabistan’da yaptıkları yazmamaktadır. Ancak eğer müjdeleme yaptıysa bile, aynı zamanda Tanrı’nın kendisi uğruna yaptığı büyük işler hakkında düşünüp dua etmiştir.
Sorular
-
Pavlus nerede doğdu? Doğduğu yeri haritada bulunuz. Doğduğu kent nasıl bir yerdi?
-
Pavlus’un ergenliği ve eğitimi hakkında bilinenler nelerdir? Bu bilgiler Yeni Antlaşma’nın hangi kitaplarında verilmiştir?
-
Pavlus Kiliseye niçin zulmediyordu?
-
Elçilerin İşleri kitabında, Pavlus’un iman edişi konusunda neler yazıldığını açıklayınız. Pavlus, kendi iman edişinden hangi mektupta bahsetmiştir?
-
Pavlus’un iman edişi, sıradan bir Hristiyan’ın iman edişinden ne açıdan farklıdır? Sıradan bir Hristiyanın iman edişine özellikle hangi yönlerden benzemektedir?
-
Pavlus iman ettikten sonra ne yaptı?