Üçüncü Misyon Yolculuğu: Galatyalılar Mektubu

İkinci misyon yolculuğu sırasında, Korint’teki Yahudiler, Romalı vali Gallio’nun önünde Pavlus’a karşı bazı ithamlarda bulundular. Ancak Gallio, şikayetler yalnızca Yahudi Yasasıyla ilgili olduğu için ithamları geçersiz saydı. Bu önemli bir karardı. Musevilik, Roma İmparatorluğunda hoşgörüyle karşılanıyordu ve eğer Hristiyanlık, Museviliğin bir çeşidi olarak kabul görseydi, hoşgörüyle karşılanmalıydı. Erken dönemde Romalı yetkililerin tutumu böyleydi; Romalı yetkililer Hristiyanları Yahudilerden koruyorlardı.

Son olarak Pavlus Korint’ten ayrılarak, kısa bir süre kalacağı Efes’e, oradan Filistin’e ve sonra da Suriye Antakyası’na doğru gitti.

Elçilerin İşleri 18:23—21:15

Suriye Antakyası’nda geçirdiği kısa süreden sonra, üçüncü misyon yolculuğunu gerçekleştirdi (Elçilerin İşleri 18:23—21:15). İlk olarak Küçük Asya’dan geçip Efes’e gitti ve muhtemelen yolda Galatya üzerinden geçti. Efes’te yaklaşık üç yıl kaldı.

Galatyalılara Mektup

Pavlus, Galatyalılar mektubunu muhtemelen Efes’te kaldığı dönemde yazdı ve “Galatya’daki kiliselere” yazılmış olan mektup, büyük bir olasılıkla Roma vilayeti olan kuzey Galatya’ya gönderilmişti. Mektup hakkındaki başka bir görüş ise mektubun aslında Roma vilayetinin güneyindeki Pisidya Antakyası, Konya, Listra ve Derbe’ye gönderildiğine ilişkindir. Bu görüş benimsendiğinde, mektubun yazılma tarihi genellikle Pavlus’un hayatının erken dönemine tekabül etmektedir.

Galatyalılar mektubunun yazılma sebebi, mektubun kendi temelinde kolayca keşfedilebilir. Pavlus Galatya’dan ayrıldıktan sonra bölgeye bazı diğer öğretmenler geldiler. Bu öğretmenler Yahudi ırkına mensuptular ve kendilerine genellikle “Yahudileştiriciler” denirdi. Öğrettikleri şey, Pavlus’un onlara verdiği cevaplara dayanarak oldukça iyi bir şekilde saptanabilir. İsa’nın Mesih olduğuna ve ölümden dirildiğine dair Pavlus’la hemfikirdiler. Görünüşe göre Pavlus’un Mesih’in Tanrılığıyla ilgili doktrinine karşı çıkmamakla birlikte, kurtuluş için Mesih’e imanın şart olduğuna da katılıyorlardı. Ancak kurtuluş için başka bir şeyin de şart olduğunu öne sürüyorlardı — şöyle ki, İsrail halkına katılmak ve Musa’nın Yasasını yerine getirmek gerekliydi. Yahudileştiriciler, kişinin iman ve işlerle kurtulduğunu öne sürdüler; Pavlus ise insanın yalnızca imanla kurtulduğunu savunuyordu.

Galatyalı Hristiyanlar, Yahudileştiricilerin söyledikleri karşısında hayrete düşmüşlerdi. Zaten Yahudi oruçlarını ve şölenlerini uygulamaya başlamışlardı. Ve kendilerini İsrail halkına katma ve Musa’nın Yasasını yerine getirme konusunda belirleyici bir adım atma noktasına gelmişlerdi. Pavlus’un yazdığı mektup, onları bu adımı atma konusunda durdurma amacı taşıyordu.

İlk bakışta bu konunun günümüzde pek de büyük öneme sahip olmadığı görünebilir. Günümüzde Kilisedeki hiç kimse kendisini İsrail halkına katma veya törensel yasayı yerine getirme tehlikesine düşmez. Eğer Pavlus, Galatya’daki sorunu yalnızca uygulama yönünde ele alsaydı, o mektubun günümüzde hiçbir değeri kalmazdı. Nitekim Pavlus konuyu yalnızca uygulama yönünden ele almadı; konuyu ilkesel yönden ele aldı. Yahudileştiricilerin asıl tehlikeye attığı ilkenin, büyük lütuf ilkesi olduğunu gördü ve buradaki asıl mesele şudur: Kurtuluş kısmen insan çabasıyla mı elde ediliyordu, yoksa Tanrı’nın karşılıksız armağanı mıydı?

Bu mesele, tıpkı ilk yüzyılda Galatya’da olduğu gibi çağdaş Kilisede de önemlidir. Çağdaş Kilisede kurtuluşun, kişinin karakteri veya Mesih’in buyruklarına riayet etmesi veya Mesih’in ideal hayatını kabul etmesi ile elde edildiğine inanan birçok insan var. Bunlar çağdaş Yahudileştiricilerdir. Ve Galatyalılar mektubu, tıpkı uzun yıllar önceki Yahudileştiricilere yöneltildiği gibi günümüz Yahudileştiricilerine de ithafen yazılmıştır.

Pavlus, Mesih’in çarmıhının öneminin altını çizerek Yahudileştiricileri yalanladı. Kurtuluşun, Mesih’in imanlıların günahları uğruna ölmesiyle elde edildiğini söyledi. Pavlus, Tanrı’nın yasasının lanetinin tüm insanların üzerinde olduğunu belirtir, çünkü herkes günah işledi. Yasanın laneti ölüm cezasını getirir. Ancak Tanrı’nın ebedi Oğlu Rab İsa, bizim yerimize ölerek o cezayı kendi üzerine aldı. Bu nedenle bizler özgürüz.

İşte bu, Galatyalılar mektubunda da savunulan ve Pavlus’un vaaz ettiği İsa Mesih’in müjdesidir. Pavlus, bu Müjdenin imanla kabul edildiğini söylüyor. İman, iyi işlerin sonucu verilen ödül değildir; iman, yalnızca Mesih’in yaptıklarını kabul etmektir. İnsan çabasıyla birbirine karıştırılamaz. Mesih ya her şeyi yaptı ya da hiçbir şey yapmadı. Ya Mesih’in yaptıklarını armağan olarak kabul edin ya da kurtuluşunuzu mükemmel bir itaatle elde edin. Sonuncusu, günahtan dolayı imkansızdır; o halde kişiyi Tanrı’yla barıştıracak olan yalnızca ilkidir.

Ancak Mesih’in kurtarıcı eylemini kabul etmek, yalnızca günah suçundan özgür olmaktan ötedir; Tanrı’yı hoşnut etmek adına yeni bir başlangıçtan da ötedir. Kurtuluş, günahın gücünden kurtulmak anlamına gelmektedir. Pavlus’a göre herkes günahta ölüdür. O halde kurtuluşa, Pavlus’un dediği gibi yeni yaratılışla veya Yeni Antlaşma’da bir yerde yazıldığı üzere yeni doğuşla erişilebilir. Yeni yaratılış, Mesih’in kurtarış eyleminin sonucunda gerçekleşir ve Kutsal Ruh tarafından uygulanır. Ve yeni yaratılış ortaya çıktıktan sonra, temelinde yeni yaşam başlar. Yeni yaşamda günaha karşı mücadele devam etmektedir. Ancak artık Hristiyan; yeni bir güç, Kutsal Ruh’un gücünü edinmiştir. Ve kendisini bu güce teslim ettiğinde, Tanrı’nın yasasının en derin anlamını yerine getirmiş olur. Fakat bunu kendi dışından ve gücünden kaynaklanan yasaya riayet etmekle değil, ancak yüreğine Tanrı tarafından yerleştirilen güce teslim olarak yerine getirebilir. Pavlus’un, “sevgiyle etkisini gösteren imandır” derken kastettiği şey: Yasanın Hristiyanlar tarafından uygulanmasıdır; çünkü sevgi, yasanın yerine getirilmesi demektir.

Galatyalılar mektubunda belirttiği üzere Pavlus’un duyurduğu müjde buydu. Pavlus bunu Rab İsa Mesih’ten aldı. Bu müjdeye sahip olmayan Kilise ölüdür. Eğer Kilise kendisi uğruna ölen Kurtarıcısına sadık kalmak istiyorsa, uzun uzun cümlelere gerek duymadan ve insan gururuna herhangi bir taviz vermeden beyan etmelidir. Bizler sonsuz ölümü hak ediyoruz; Rab İsa, bizi sevdiği için bizim uğrumuza öldü — Hristiyanlığın kalbi ve özü budur.

Sorular

  1. Pavlus’un Korint’e yaptığı ilk ziyareti açıklayınız.

  2. Üçüncü misyon yolculuğunun başlangıcında Pavlus nereye gitti?

  3. Galatyalılar mektubunun yazılmasındaki sebep nedir?

  4. Mektupta savunulan büyük ilke nedir? Mesih’in ölümünün anlamı nedir? “İmanla aklanmanın” anlamı nedir?

  5. Üç büyük ayrımı göstererek mektubun özetini çıkartınız.

  6. Pavlus niçin mektubun ilk bölümünde hayatıyla ilgili bazı gerçeklere değinir?